Türkiye, Kore ve Arjantin gibi ülkelerde kişi başına düşen milli gelirin, Amerika Birleşik Devletleri’nin kişi başı gelir düzeyine oranları incelendiğinde Arjantin’in büyük bir refah kaybı yaşadığı görülüyor. Peki, Türkiye için durum nasıl?
kolayca yatırım yapın
Bugünkü köşe yazısında “Türkiye’nin, Arjantin olma tehlikesi var…” başlıklı bir yazı kaleme alan ekonomist Fatih Özatay, söz konusu verilere bakıldığında Türkiye’yi nelerin bekleyebileceğine değindi.
“Makul Bir Ekonomi Programı Uygulanmalı”
1980 yılına göre çok ciddi bir düşüş yaşayan Arjantin’in halinin içler acısı olduğunu söyleyen isim, bu durumun “Makul bir ekonomi programı uygulamaya başlamazsak, Türkiye’nin Arjantin gibi olmak tehlikesi var” saptamasının arkasındaki nedeni gayet güzel özetlediğine dikkat çekti.
Arjantin’in son elli yılık süreç içinde büyük refah kaybı yaşadığını, Kore’nin ise bunun tersine müthiş iş başardığını ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) ülke sıralamasında Kore’nin artık gelişmiş ülkeler grubunda yer aldığını belirtti.
Kore’nin 1980 yılında Türkiye’nin bayağı gerisinde olduğu hususunun unutulmaması gerektiğini belirtirken Türkiye’nin de fena iş çıkarmadığını ancak hala ABD ile arasında büyük bir gelir farkı bulunduğunu ifade etti.
Bu durumun nedenlerini yatırım ve tasarruf oranı, yatırımların hangi alanlara yapıldığı, nüfusun eğitim düzeyi, eğitimin kalitesi, verimlilik düzeyi ve benzeri olası nedenler olarak sıralamakla birlikte işin dönüp dolaşıp kurumsal yapıya geldiğinin altını çizdi.
Hukuksal Yapı ve Ekonomik Gelişmişlik Arasındaki İlişki
Merkez bankasının ya da finans sistemini düzenleyen ve denetleyen kurumların, kurumsal yapılarının öneminden bahseden Özatay, “kurumsal yapının nasıl şekillendiğinin çok daha önemli olduğu bir alan” olarak nitelendirdiği “hukuk” kavramına dikkat çekti.
Merkez bankasının ya da finans sisteminden sorumlu kurumun yapısının daha çok istikrar ile ilgili olduğunu söyleyen isim, “Ama hukuk sisteminiz düzgün değilse, ekonomide istikrar olsa da zengin ülkelerle aranızdaki gelir farkını azaltmak için atılım yapmanız mümkün olmaz.” ifadesini kullandı.
Özatay, yazısın son kısmında son dönemde iki yüksek mahkeme arasında yaşananlara değindi. Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi üyelerine suç duyurusunda bulunduğu ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulmadığı bir ülkede bu hukuksal yapı ile ekonomik gelişmişlik düzeyinin ne ölçüde artırılabilir olduğunu tartışmanın artık daha kolay olacağını ifade etti.