Doların tek başına hakimiyetini sonlandırmak üzere ortaya çıkan Euro, geçen hafta 1 doların altına inmişti. 2002 tarihinden bu yana ilk kez 1 doların altına inen Euro, 2022 yılının başından bu yana yüzde 12 oranında değer kaybetmiş durumda bulunuyor.
Rusya’nın Ukrayna işgaliyle birlikte Euro bölgesinde koronavirüs pandemisi sonrası toparlanmaya çalışan büyüme görünümü yeniden kötüleşmişti. Aynı zamanda savaş ve yaptırımlar sonucunda enerji ithalatının maliyeti yükselerek Euro’nun zayıflamasına neden olmuştu. Dolar ise Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) giderek artan faiz oranı artışlarıyla güçlenmeye devam ediyor.
Euro’daki zayıflık ve doların gücüyle birlikte EUR/USD paritesi, 14 Temmuz’da 0,9951 dolara kadar gerilemişti. Bu seviyenin ardından paritede hızlı bir toparlanma kaydedilirken, bugünkü işlemlerde bir haftanın en yüksek seviyeleri kaydediliyor.
EUR/USD paritesi TSİ 13:40 sularında yüzde 0,70 oranında yükselişle 1,0158 dolardan işlem görüyor.Parite, yeni haftaya yükselişle 1,0086 dolardan başlarken, Avrupa seansının açılışıyla birlikte güçlü toparlandı. 1,0175 dolara kadar yükselmeyi başaran parite, haftalık bazda yüzde 1,13 oranında pozitif bölgeye geçiş yaptı. Yıllık bazda ise yüzde 14’e yakın kayıp gösteriyor.
Paritenin yükselişinde bazı Federal Rezerv yetkililerinin faiz artırım hızının artırılmasından yana olmadıklarının sinyalini vermesi etkili oldu. Dolar bu yorumlarla gerilerken, paritede toparlanma kaydedildi.
FED Yönetim Kurulu Üyesi Christopher Waller ve St. Louis FED Başkanı James Bullard’ın 26-27 Temmuz toplantısında 100 baz puanlık bir faiz artışı yerine 75 baz puanlık artıştan yana olduklarını biliniyor. Waller ve Bullard’ın bu tavrının doları yirmi yılın en yüksek seviyelerinden geri çektiği söyleniyor.
ECB 2011’den Sonra İlk Kez Faiz Artırabilir
FED’in 75 baz puanlık faiz artışı yapacağına yönelik beklentiler artarken, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 10 yıldan uzun bir süre sonra ilk kez Perşembe günü faiz oranlarını 25 baz puan artırması bekleniyor.
ECB’den faiz artırımı beklentisi güçlenirken, piyasalar mevcut koşullar altında daha yüksek artırım tahmin ediyor. Enflasyonun hızla yükselişi ve ekonomik büyümenin keskin yavaşlaması, faiz artırımını gerekli bir hamle olarak ortaya koyuyor.
25 baz puanlık faiz artırımı yapılması beklenirken, Euro’daki zayıflık nedeniyle 50 baz puanlık artışın ihtimal dışı olmadığı söyleniyor. Ancak bazı analistler büyüme endişeleri nedeniyle 50 baz paunın olası olmadığını söylediği biliniyor.
Generali Investments Kıdemli Ekonomisti Martin Wolburg, “Mevcut durumda 25 baz puandan fazlası piyasalar tarafından çok şahin bir sinyal olarak görülecek,” ifadelerini kullanıyor.