Avrupa’nın önde gelen kredi derecelendirme şirketi Scope Ratings, Türkiye için değerlendirme raporu paylaştı. Müdür Yardımcısı Levon Kameryan‘ın kaleme aldığı, “Türkiye: Erken Seçim, Gelecekte Yıkıcı Ekonomik Uyum Riskinin Arttığına İşaret Ediyor” başlıklı raporda, seçim için gözünü karartan iktidarın aldığı kararların gelecek dönemde Türkiye ekonomisine yansımalarının ne olacağı sorusu yanıt buldu.
Erdoğan yönetiminin denemeye çalıştığı modele desteğin artması için çok fazla zamanın olmadığı ve bu yüzden seçim tarihinin erkene alındığı tespiti yapıldı.
Gün geçtikçe artan müdahaleci ekonomi politikalarının Türkiye’nin elini zayıflattığı, temel kredi notlarında düşüşe neden olduğu söylendi.
Bu yıl yapılacak seçimlerde gösterilecek çetin siyasi mücadelenin sonucunun ne olacağı sorusu Scope Ratings raporunda da yer aldı.
Yurt dışında da yakından takip edilecek seçim sonuçlarının ardından Türkiye’yi bekleyen şeyin belirsizlik olduğu söylendi.
EYT Kararı Gelecek Dönemde Ekonomiyi Olumsuz Etkiler
Raporda, seçim için kesenin ağzını açarak emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesine gidilmesine ilişkin ise farklı bir yorum yapıldı.
Yaklaşık 5 milyon vatandaş için çekim kaynağı olan EYT yasasının ilerleyen dönemde Türkiye ekonomisi için faydasının olmayacağı söylendi.
Genç nüfusunda düşüş yaşama ihtimali olan Türkiye’de erken emekli olma durumunun, hükümetin borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranında uzun vadeli olumsuz yansımasının olacağı açıklandı.
Türkiye için 2 Yol Var: İkisi de çok Sancılı
Scope Ratings raporunda, ekonomi yönetiminin oluşturduğu dengesizliklerin seçim sonrası dönemi istikrarsızlaştırdığı ve gelecek hükümeti zorlayacağı vurgulandı.
Seçim sonucuna göre şekillenecek ekonomi rotasında Türkiye için 2 yol çizildi. Bunlardan biri enflasyonla mücadele, diğeri ihracat temelli büyüme hedefi oldu. Raporda konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle:
“Ya yönetim enflasyonu dizginlemek ve yabancı yatırımcı güvenini geri kazanmak için daha ortodoks politikalara dönüş yoluyla düzenli ama ekonomik olarak sancılı bir ayarlama yapmayı hedefliyor ya da mevcut rotayı koruyor ve ani, düzensiz bir gidişatı riske atıyor.”
Türkiye Dünyanın Gittiği Yolun Aksine Kürek Çekti
Raporda, küresel enflasyon ortamında dünya genelinde ekonomiler sıkı faiz politikaları tercih ederken, Türkiye’nin aksi yönde hareket ettiğinin altı çizildi.
Arz zincirinin kırılıp, enerji krizinin yaşandığı ve savaş ortamının doğduğu günlerde ekonomiyi soğutmak yerine ısıtma kararı alan Türkiye’nin daha fazla ihracatla büyüme niyetinin, halkı enflasyon girdabına soktuğu ve bu durumdan çıkmanın kolay olmayacağı vurgulandı.
Yatırımcılar Tetikte Olmalı
Raporda, iktidarın müdahalelerini sıkılaştırdığı bir diğer alan olan bankacılık sektörüne ilişkin de uyarılara yer verildi.
Bankacılık sektörünün finansman risklerinin arttığı, sektör yatırımcılarının ise yalnızca seçimlerden sonra değil, önce de tetikte olması gerektiği söylendi.
Mevcut iktidarın, Merkez Bankası’nın eriyen rezervlerini desteklemek için yerli bankalara daha çok sarıldığı ve yabancı bankalardan karşılık alamadığı belirtildi.