Rekabet Kurumu bugün yaptığı yazılı açıklama ile iş gücü piyasasındaki centilmenlik anlaşmaları sebebiyle Türkiye’de faaliyet gösteren teşebbüslerde yürütülen soruşturma için tarih verdi. Yürütülen soruşturmanın, sözlü savunma toplantısının 21-22 Şubat’ta yapılacağını açıkladı.
Kurul, iş gücü piyasasına yönelik centilmenlik anlaşmaları sebebiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinin ihlal edilip edilmediğinin tespiti amacıyla yürüttüğü soruşturmada sözlü savunma aşamasına gelindiğini duyurdu.
Rekabet Kurumu’nun sözlü savunma aşamasındaki 01.04.2021 tarihli 21-18/213-M sayılı, 05.08.2021 tarihli 21-37/527-M sayılı, 16.12.2021 tarihli 21- 61/875-M sayılı kararlarının yer alacağı açıklandı.
Toplantıya Katılmak İsteyenler Kuruma Başvuracak
Alınan kararlar neticesinde yapılacak olan sözlü savunma toplantısının 21-22 Şubat 2023’te saat 10.30’da yapılacağının bilgisi verildi.
Yapılacak olan toplantıya katılmak isteyen şikayetçi ve üçüncü kişilerin 13 Şubat 2023’te mesai saati sonuna kadar Rekabet Kurumu’na başvurmaları gerektiği kaydedildi.
Katılmak isteyen kişilerin, Rekabet Kurulu Nezdinde Yapılan Sözlü Savunma Toplantıları Hakkında Tebliğ uyarınca, toplantı konusu ile ilgili menfaat ilişkilerini ortaya koyan bilgi ve belgeleri içeren dilekçe ile başvurmaları gerektiğine dikkat çekildi.
Ayrıca sözlü savunma toplantısına dinleyici olarak katılmak isteyenlerinse söz konusu toplantıyı online olarak takip edebileceği söylendi.
37 Teşebbüs Hakkında Soruşturma Açılacak
Dinleyici olarak katılmak isteyen kişilerin, Rekabet Kurumu web sitesindeki yönlendirmelere uygun olarak en geç toplantı saatinden yarım saat öncesine kadar katılım formunun doldurulması gerektiği bildirildi.
Türkiye genelinde faaliyet gösteren 37 teşebbüs hakkında açılan soruşturmaların gerekçeleri kurulun resmi internet sitesinde açıklanmıştı.
Yapılan açıklamada son yıllardaki iş gücü piyasalarına ilişkin işverenlerin sahip olduğu pazar gücünün ve çalışan ücretlerinin azalmasına ilişkin soruşturma başlatıldığı belirtilmişti.
Tüm bu sebeplere ek olarak iş gücü piyasalarının baskılanması ve çalışma koşullarının rekabetçi seviyelerin altında kalmasına neden olduğuna öne sürülmüştü.
Söz konusu durumlardan kaynaklı, konuya yönelik görüşlerin arttığı da belirtilerek sürecin başlatıldığı vurgulanmıştı.