İlk çeyrekte 29 yılın en sert düşüşünü yaşadığını açıklayan Yeni Zelanda ekonomisi hakkında görüş bildiren uzman, yorumlarıyla dikkat çekti.
Otago Üniversitesi’nden Murat Üngör, COVID-19 salgınının küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkisini analiz etmek için Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) verilerini kullandı.
Üngör, Yeni Zelanda’nın 1991’den bu yana en büyük üç aylık düşüşünü kaydetmekle kalmadığını, aynı zamanda en büyük ticaret ortaklarından Çin’in de tarihi bir çöküş yaşadığını söyledi.
Nitekim Çin ilk çeyrekte yüzde 6,8 daralmayla üç aylık kayıtların başlangıcından bu yana en büyük düşüşünü yaşamıştı.Öte yandan Yeni Zelanda, pandemiye cevap açısından Economist İstihbarat Birimi tarafından 21 OECD ülkesi sıralamasındaki bir raporda aldığı puanla listenin başında yer aldı. Üngor, bu duruma atıfta bulanarak; “Yeni Zelanda’nın pandemiye yanıt açısından nispeten başarılı konumu göz önüne alındığında, COVID-19’un ekonomik faaliyeti üzerindeki ilk ve uzun vadeli ekonomik etkileri konusunda doğal bir soru ortaya çıkıyor” dedi.
Üngör, analizinde Yeni Zelanda GSYİH’sinin Mart 1991’de %2,4 daraldığını, 1Ç20’deki düşüşün aynı zamanda GSYİH’nin %0,5 daraldığı 2010’dan bu yana ilk üç aylık negatif büyüme olduğunu belirtti.Otago Üniversitesi sitesinde yer alan habere göre Dr. Murat Üngör, bir ülkenin resesyona girmesi için art arda iki çeyrek boyunca negatif büyüme olması gerektiğini belirterek Yeni Zelanda’nın bu yolda olduğunu dile getirdi. Ülkenin Haziran çeyreğinde başka bir olumsuz büyüme kaydetmesinin çok muhtemel olduğunu kaydeden Üngör, şöyle konuştu:
“Bu gerçekleşirse, 2020’nin arka arkaya iki çeyreği ülke için negatif büyüme oranlarına sahip olacak ve Yeni Zelanda’nın son kez iki ardışık negatif çeyrek kaydettiği zaman, 2010’un üçüncü ve dördüncü çeyreğiydi.
Bununla birlikte Üngör, OECD verilerine göre Çin’in Mart’ta yüzde 9,8’lik büyük bir düşüş gösterdiğini, bu arada Avustralya’nın yüzde 0,3 düşüşle nispeten güçlü kaldığını, Japonya’nın yüzde 0,6 ve ABD’nin de yüzde 1,3 düştüğünü aktardı.“Çin’in GSYİH’si, 2020 yılının ilk çeyreğinde 2009 küresel mali krizinden daha fazla gerilerken durum Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve ABD için tersi oldu.”
1978’de Çin’in dünyanın en fakir ülkelerinden biriyken ve küresel ekonomiyle zar zor meşgulken, bugün ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline geldiği vurgulandı. Çin’in her yere ihracat yaptığı ve herhangi bir küresel krizin doğal olarak ihracat yapan Çinli firmalara zarar verdiğini söyledi. Dolayısıyla küresel krizde en çok Çinli şirketler arasında imalat sanayi ve ihracat acentalarının darbe aldığını belirtti.
Bununla birlikte, Çin’in iç pazarı, ulusal markaların işlerini sürdürmeleri için yeterince büyüktü ve bu, bazı ulusal şirketlerin küresel finansal kriz sırasında hayatta kalmasına yardımcı oldu.
Tüm bu olguların üzerini çizen Üngör, Çin’i gezegenin üretim deposu olarak tanımlayarak ilk çeyrekteki tarihi daralmanın kasvetli bir tablo çizdiğini hatırlattı. Yine de baz toparlanmaların görüldüğünü ve önümüzdeki günlerde gelecek verilerin ekonomik daralmanın boyutunu anlamak için görünüme ışık tutacağını savundu.