Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayımlanan son raporda Çin’in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıklara karşı ciddi insan hakları ihlallerinde bulunduğu belirtildi. İngiltere ise yaptığı açıklamada Çin’in eylemlerini değiştirmek için çalışacaklarını duyurdu.
Çin yetkililerinin “saçmalık” olarak değerlendirdiği BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği raporu, bölgede yaşam süren Uygur Türkleri ve diğer azınlıkların karşı karşıya geldiği insan hakları ihlali iddialarını ele alıyor.
İnsanlığa karşı suç düzeyine varabilecek işkence vakaları için kesin kanıtlar bulunduğu belirtilen raporda, azınlık haklarının bastırılması ve keyfi tutuklama sisteminin kurulması gibi önemli konulara değiniliyor.
Sincan bölgesindeki cezaevlerinde uygulanan insanlık dışı yöntemler ile cinsiyete dayalı şiddet ise raporun dikkat çeken diğer konu başlıkları arasında ilk sıralarda geliyor.
Raporun açıklanmasının ardından dünyanın pek çok ülkesinden açıklamalar gelirken, İngiltere’den konuya dair Dışişleri Bakanı Liz Truss konuştu.
Truss: Korkunç İnsan Hakları İhlallerini Sona Erdireceğiz
Truss, Perşembe günü yaptığı açıklamada, Çin’in Sincan bölgesinde insanlığa karşı suç işlemiş olabileceği yönündeki BM raporuna yanıt vererek, İngiltere’nin Çin’in eylemlerini değiştirmek için uluslararası ortaklarla çalışmaya devam edeceğini söyledi.
Gelecek hafta sona erecek liderlik yarışmasında bir sonraki İngiliz başbakanı olmasına kesin gözüyle bakılan Truss açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Rapor, Çin’in Uygurları ve Sincan’daki diğer azınlıkları susturma ve bastırma çabalarının korkunç boyutuna dair yeni kanıtlar sunuyor. Çin’in eylemlerinde bir değişiklik meydana getirmek için uluslararası ortaklarla birlikte hareket etmeye devam edeceğiz ve Sincan’daki korkunç insan hakları ihlallerini derhal sona erdireceğiz.”
Çin Cephesi Rapora Tepkili
Bu arada Çin cephesi, raporun yayımlanmasına tepkisini “BM ve Batılı ülkeler tarafından planlanan bir saçmalık” sözleriyle gösterdi.
Ülkenin Cenevre temsilciliği tarafından yayımlanan açıklamada söz konusu bulguların suçluluk varsayımına dayandığı ve BM’nin yanlış bilgilerle yola çıktığı dile getirildi.