6 Şubat tarihinde sabaha karşı meydana gelen ve 11 ilde ağır yıkım yaratan Kahramanmaraş merkezli depremler, arama-kurtarma çalışmalarının haftalara yayılmasıyla felakete dönüştü. Enkaz altında kalarak yaşamını yitirenlerin sayısı resmi rakamlara göre 50 bin 500 olarak kayda geçti. Yaşanan felaket, Türkiye’nin şimdiye kadar yaşadığı depremlerdeki bilançolardan daha ağır oldu.
Beton altında kurtarılmayı bekleyen vatandaşların hayatını kaybetmesinin ardında yatan birinci neden ise soğuk havaya bağlı hipotermi olarak gösterildi.
Yaşamını yitirenlerin ölüm nedeninin detaylı bir şekilde araştırılıp otopsi raporlarında kamuoyuna doğru bilgi aktarılması talep edilirken, yetkililerden konuya ilişkin detaylı bilgi gelmedi.
Hatay Barosu ise depremde hipotermiye bağlı ölümlerin araştırılması için ısrarlarını sürdürdü.
8 Bin Dosya Tek Tek Taranmalı
8 bin dosyanın tek tek taranması gerektiğini savunan Baro Başkanı Cihat Açıkalın, deprem sürecinde yaşanan ihmal ve hukuki sorunların üzerine gidilmesi için çıkışta bulundu.
soL Haber’e konuşan Açıkalın, “Deprem sürecinde havalar soğuktu ve birçok kişinin havaların soğuk olmasından ötürü hayatını kaybettiğini biliyoruz. Bu bilgiler yakınlarını kaybedenlerde de var. Birçok depremzede enkaz altında kurtarılmayı beklerken hipotermiye bağlı nedenlerle hayatını kaybetti” dedi.
Hipotermi kaynaklı ölümlerin soruşturma kapsamına alınması için depremin üçüncü günü savcılığa dilekçe verdiklerini hatırlatarak, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) de ayrıca suç duyurusunda bulunduğunu aktardı.
Hatay Başsavcılığı’nda, 6 Şubat gününden beri deprem ile ilgili 8 bin 260 soruşturma dosyasının geldiğini, tüm dosyaların tekrar taranarak hipotermi iddialarının araştırılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Binlerce vatandaşın otopsi yapılmadan defnedilmesi başka bir sorunu ortaya çıkardı. Hukukçular geriye dönük inceleme istese de adli tıp uzmanları ve antropologlar ise otopsi verileri için hipoterminin geriye dönük incelenmesinin mümkün olmadığını paylaşıyor.
Yaşamını kaybedenlerin yakınlarının beyanı kapsamında şikayet dilekçeleri artarken, somut verilerin olmaması bir başka çaresizliği oluşturuyor.
