
EBRD tarafından yayımlanan raporda kurum, faaliyet gösterdiği ülkelerde ekonomik bölgesel büyüme tahminini Mayıs 2025’teki öngörüsünden 0,1 puan artırarak yüzde 3,1’e revize etti. Ancak gümrük vergileri ve savaşın etkilerinin 2026’da büyümeyi olumsuz etkileyeceği konusunda uyardı. Geleck yıl için tahminini yüzde 0,1 düşürerek yüzde 3,3’e çekti.

kolayca yatırım yapın
Gelişmekte olan Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika ekonomilerini kapsayan rapor, gelişmekte olan Avrupa ülkelerinin büyümesinin diğer bölgelerdeki büyümenin gerisinde kalması nedeniyle artan ayrışmanın altını çizdi.
Bu bölgelerdeki aşağı yönlü revizyonlar, zayıf dış talebi, mali konsolidasyon ihtiyacını ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından belirlenen daha yüksek tarifelerin etkisini yansıttı.
2025 tahmini, kalkınma bankasının en yeni üyeleri olan Irak ve Nijerya, Kenya ve Gana da dahil olmak üzere altı Sahra Altı Afrika ülkesini kapsamasa da bu ülkeler ilk kez raporda başka bir yere dahil edildi.
EBRD Başekonomisti Beata Javorcik, Reuters’a verdiği demeçte, son raporun “birden fazla baskı noktası ve gelişmekte olan Avrupa ile diğer faaliyet bölgelerimiz arasında performans farklılığı hikayesi” gösterdiğini söyledi.
Javorcik, artan borç, yeniden yükselen enflasyon, uzayan savaşlar ve gümrük vergilerinin tüm EBRD ekonomilerini tehdit ettiği konusunda uyardı. ABD’nin bu ülkelerden yaptığı ithalat yılın ilk yarısında artmış olsa da bu artış gümrük vergilerinin yürürlüğe girmesinden önceki ilk çeyrekten kaynaklandı.
“İleride, gümrük vergilerinin etkisini daha da artıracağını göreceğiz,” dedi.
Aynı zamanda çoğu ülkede borç ödemelerinin GSYİH’ye oranının arttığını ve bunun kamu maliyesinin uzun vadeli sürdürülebilirliğine gölge düşürdüğünü dile getirdi.
“Küresel çapta politika yapıcıların zihniyetinde bir değişim yaşandı ve aniden borç sürdürülebilirliği artık bir sorun değilmiş gibi davranmaya başladılar… Sanki herkes Yunanistan’daki son deneyimi unutmuş gibi,” ifadelerini kullandı.
Javorcik, EBRD ülkelerinin kamu borcunun “çok yüksek” olduğunu (yaklaşık 1990’daki seviyesinde) ve bu borcun hizmet maliyetinin bütçelerde önemli bir kalem haline geldiğini vurguladı.