Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında ticaret savaşının yeniden alevlenmesiyle birlikte farklı senaryolar oluşturulmaya başlandı. Çin’in elinde bulunan ABD hazine bonolarını büyük ölçüde satmaya başlayabileceği ve bu şekilde ABD ekonomisine zarar verebileceği yorumları yapıldı.
Çin şu anda toplam 22 trilyon dolarlık ABD borcundan 1,13 trilyon dolarlık Hazine bonosuna sahip. Bu rakam ABD verilerine göre; yabancı devletlerin elinde bulunan çeşitli menkul kıymetlerin yüzde 17,7’sine denk geliyor. Çinlilerin bu pazardan uzaklaşmaya ya da pazardaki rollerini azaltmaya karar vermesi durumunda, teorik olarak ABD kağıtlarını satın alma konusunda çok fazla güvenen bir ülke için önemli bir yer değiştirme yaratabilir.
Tüm bunlar en kötü senaryo olarak görülürken, Çin’in böyle bir adım atması pek muhtemel görünmüyor. PGIM Sabit Gelir baş yatırım stratejisti ve küresel tahvillerin başkanı Robert Tipp, “Bu, kendi kendine yıkıcı bir nükleer seçenek. Belki de pazarlık kozu olarak onlara yardım ediyor; ama derinden karıştığı bir şeyin değerini tehlikeye atıyor,” dedi.
Çin’in ABD hazine bonolarını azaltması doları zayıflatabilir ve çokuluslu şirketlerin daha rekabetçi hale gelmesini sağlayabilir.
Eğer Çin bu tarz bir adım atarsa ilk sonuç bu şekilde olabilir. Bir diğer sonucun ise hazine getirilerinin artacağı ve bunun Çin portföyünün değerini düşürerek fiyatların düşmesine neden olacağı şeklinde yorumlanıyor. Aynı zamanda Çin’in parasını nereye koyacağıyla ilgili de sorunlar ortaya çıkabilir.
ABD tahvillerinin nispeten düşük risk taşıması nedeniyle dünyanın en büyük verimini sunduğu da söyleniyor. Janus Henderson’ın küresel tahvillerinin eş başkanı Nick Maroutsos, “Hazine bonoları güvenlik, kalite, verimlilik gibi konularda son derece uygun. Bu paranın etrafında hareket etmek artık çok zor görünüyor. Bu mümkün ve 6 ila 12 aylık bir süre içinde kademeli olarak gerçekleşebilir. Ancak onu aramak ve bu kadar çabuk olmasını sağlamak çok düşük bir ihtimal,” dedi.
Hazine Müsteşarlığı’nın toplam yabancı devlet mülkiyeti yüzde 2,6 oranında artmış olsa da geçen 12 ay içinde neredeyse yüzde 4 düşüş gösterdi. Trump yönetimi ile olan sayısız ihtilafın ardından Rusya, Hazine pazarından büyük ölçüde çıktı. ABD’nin 2 numaralı borcunun sahibi olan Japonya, geçen 12 ayda varlıklarını hafifçe 1,07 trilyon dolara yükseltti. Brezilya ise aynı dönemde yüzde 12,9 artışla 308 milyar dolar civarında 3 numaralı konuma yükseldi.
ABD’nin önümüzdeki yıllarda yıllık 1 trilyon dolarlık bütçe açığını izlemesi beklenirken, daha az aktif bir Çin hükümeti bazı korkulara yol açabilir. Loyola Marymount Üniversitesi’nde ekonomi profesörü ve SS Ekonomi başlanı Sung Won Sohn, “Bana göre en büyük endişe bu. Bu gerçekten sahip oldukları en büyük silah. ABD’ye karşı koymak için daha fazlasını yapmaları gerekiyor. Yani itme kıpırdamaya başlarsa, başvuracakları şey budur,” dedi.
ABD Çin’den diğer ülkelere göre çok daha fazla ithalat yaptığı için Çin’in tarife savaşı ile mücadele etmek için ek kaldıraca ihtiyacı var.
Sohn, tahvillerin azaltılmasının son çare olacağını söylerken, ABD 2018 yılında toplam 539,5 milyar dolar olan tüm Çin ithalatı için gümrük tarifeleri çıkarmaya karar verirse bunun mümkün göründüğünü belirtti.
Gün geçtikçe daha karamsar olduğunu ifade eden Sohn, “ABD’de Çin’i ekonomik bir avcı olarak görüyoruz. Çin, ABD’yi 18. yüzyıldaki gibi Çin’i küçük düşürmeye çalışan bir Batı gücü modeli olarak görüyor. Milliyetçi duyguların altında bir tür kaynaşma var,” dedi.
Hazine getirileri ise Çin tahvil ihracı hakkındaki konuşmalara rağmen dünkü panik satışları ile azaldı.
Devlete ait Global Times genel yayın yönetmeni Hu Xijin bir tweet atarak, “Çinli uzmanlar, ABD hazinelerini terk etme olasılığını ve bunu özellikle nasıl yapılacağını tartışıyorlar,” dedi. Action Economics’te küresel sabit gelir analizinin genel müdürü olan Kim Rupert ise “Çin bunu tehdit olarak kullanmaya devam edecek, ama gerçekte bize zarar verebileceğinden daha fazla acı verdiğini düşünüyorum,” ifadelerini kullandı.
Bu hareketin Çin’in kendi portföylerini incittiğini söyleyen Rupert, ABD hazinelerinin gerçek bir araç olduğunu ve stratejiden daha fazla tehdit olacağını düşündüğünü belirtti. Hisse senetleri, dünkü işlemlerde yılın en kötü gününü yaşadılar. Trump, göreve geldiğinden beri Çin ile bir anlaşmaya varamamış olması pazarın en büyük endişelerinden birisi. Anlaşma eksikliğinin, beklenenden daha iyi performans gösteren ABD ekonomisini tehdit edebileceği yorumları da yapılıyor.
