1996 ABD seçimleri tam bir “futbol anası” (soccer mom) yarışıyken, 2004 ise “NASCAR babası” (Nascar dads) çekişmesi olmuştu. Her seçim döngüsü yarışı tanımlayan önemli bir demografiye sahip gibi görünürken 2020 yarışının da pek farklı olmadığı anlaşılıyor.
Önümüzdeki senenin yarışı “kuşatılmış milyarderler” üzerineyken adaylar da bu konularda ön plana çıkıyor. Halihazırda Beyaz Saray’da bir milyarder varken, Trump’ın önde gelen iki Demokrat rakibi Bernie Sanders ile Elizabeth Warren, genişleyen gelir eşitsizliğini kampanyalarının merkezi haline getirmiş durumda.
Örneğin; “milyarderlerin var olması gerektiğini düşünmüyorum” diyen Sanders, Trump yönetimi altında derinleşen gelir ve servet eşitsizliğine atıfta bulundu.Beyaz Saray için koşmaya hazırlanan milyarderlerden biri olan Starbucks’ın eski CEO’su Howard Schultz ise Trump’ın yeniden seçilmemesi için 2020’de başkanlığa aday olmayacağını açıkladı. Schultz’un kararı, geniş bir kitle tarafından “bencil milyarder pislik” ifadeleriyle eleştirilmesinin ardından geldi.
Yine de bu başka bir milyarder olan Tom Steyer’ı Demokrat adaylığı için koşmaktan alıkoymadı. İlaveten dev medya imparatorluğunun kurucusu Mike Bloomberg de yarışa katılmak için hamlelerde bulunuyor.
Princeton Üniversitesi’nde tarih profesörü olan Kevin Kruse, daha fazlasının geleceğine inandığını şu sözlerle ifade etti:“Trump’ın adaylığı birçoğuna; “eğer bu mirasyedi ve pek çok kez iflasa gitmiş adam yapabiliyorsa, neden ben olmayayım?’ fikrini verdi. Ancak gözden kaçırdıkları şey, Trump’ın karizması ve şovmenliği. Daha fazla paraları olduğu için daha fazla karizmaya sahip olacaklarını düşünüyorlar. Ancak durum bu değil, Schultz ile değildi, Steyer ile değil ve Bloomberg ile de olmayacak. Mike Bloomberg’in Alabama’da başarılı olacağı fikri delilik.”
Kruse ayrıca milyarderlerin zengin ve fakir arasındaki açığı kabul etmelerine rağmen yaşadıkları kafa karışıklığını şöyle anlattı:
“Gerçek şu ki, hükümet bir iş değil. Onlar özlü bir şekilde farklı kuruluşlar. İş dünyasında neler yapabiliyor olduğunuz, dış ilişkiler ya da iç politikada yapabilecekleriniz temsil etmez. Yönetim kurulunuzu ikna etmek bir şeydir, ABD Kongresi’ni mevzuatı onaylamaya ikna etmekse tamamen farklıdır.” Ancak bu gerçeğin milyarderlerin mülk portföylerine 1600 Pennsylvania Bulvarı’nı eklemek istemelerini engellemeyeceğini de vurguladı.