
ABD ile Çin arasındaki yeni ticaret görüşmeleri, Çin’in ihracata olan yüksek bağımlılığını azaltıp azaltamayacağına odaklanacak. Ancak, bir ticaret anlaşması, Çin’in ekonomisini dengelemek için yeterli olmayabilir.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, müzakerelerde Çin’in Rusya ve İran’dan petrol alımları ve aşırı üretim kapasitesini azaltma gerekliliğinin tartışılmasını umuyor. Ayrıca, Çin’in iç talebi artırarak, ekonomisini ihracata daha az bağımlı hale getirmesi gerektiği vurgulanıyor.
Çin, yıllardır bu sorunlarla içsel sebeplerle mücadele ediyor. Bu çabalar, sadece ticaret fazlalarını azaltmayı değil, aynı zamanda Çin’in sanayi üretiminin aşırı kapasitesini gidermeyi amaçlıyor. Çin’in tüketici harcamaları, ekonomisinin yüzde 40’ını oluşturuyor, bu oran ABD’de yüzde 70, Japonya’da ise yüzde 54.
Çin liderleri, fabrikaların aşırı kapasitesinin ve düşük tüketici harcamalarının uzun vadeli sorunlar olduğunun farkında. Bu sorunu çözmek için son 20 yılda çeşitli adımlar atılmaya çalışıldı. Ancak, aşırı rekabet ve fiyat savaşları deflasyona yol açtı. Bu durum, şirketlerin daha az yatırım yapmalarına ve sonuçta iş kayıplarına neden oluyor.
Ekonomistler, Çin’in daha tüketici odaklı bir ekonomiye geçmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, sosyal güvenlik ağlarının genişletilmesi, sağlık sigortası ve emeklilik gibi destek sistemlerinin iyileştirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Çin lideri Xi Jinping, ülkenin teknoloji süper gücü olma hedefine odaklanmışken, ABD’nin Çin’e yönelik yüksek teknolojiye erişimi kısıtlamaları, bu hedefin daha da acil hale gelmesine yol açtı.
Bunun yanı sıra, yerel yönetimlerin ekonomik büyüme hedeflerini yerine getirmek yerine tüketici harcamalarını artırmayı teşvik etmeleri gerektiği ifade ediliyor.
Çin, gelecekte ekonomik politikalarda daha fazla koordinasyon çağrısında bulunarak, sektörel aşırı kapasiteyi ve tüketici harcamalarının düşüşünü aşmayı hedefliyor.