Dünyanın en güçlü liderlerinden bazılarını bir araya getirecek G7 Zirvesi için start yarın verilecek. Odak noktası ise öncelikle küresel ticaret ve jeopolitik alanlarındaki uyumsuz politikalarda olacak.
Aynı zamanda Temmuz’da yarışı kazandığında İngiltere Başbakanı seçilen Boris Johnson da mevcut görevindeki ilk G7 katılımını gerçekleştireceği için ön plana çıkacak. Bununla birlikte Boris Johnson, İngiltere için çok hassas bir zamanda zirveye katılacak.
Nitekim 31 Ekim’de en yakın komşusu Avrupa’dan ayrılması planlanan İngiltere, bu arada daha yakın ticaret bağları için ABD’ye yaklaşıyor.Sonuçta Johnson G7’de kendisini, Fransa, Almanya ve İtalya liderlerinin yanında 27 ülkenin geri kalanıyla yüz yüze bulacak. Kaldı ki bu liderler muhtemelen kendisine, selefi Theresa May’den devraldığı teklif edilen tek anlaşmanın değiştirilemeyeceğini anlatacak. Ayrıca kendisini, yıllardır G7’deki en çekişmeli lider olan Donald Trump’la Brexit sonrası bir anlaşma için tartışırken bulacak. Kısacası Boris Johnson bir tarafta AB liderleri ile diğer tarafta ise Avrupa’da çok fazla hayranı olmayan Trump’la karşılaşacak.
Trump, daha önce ABD’ye karşı haksız küresel ticaret uygulamaları düşünüldüğünde Avrupa’nın bir sonraki hedefi olabileceğine işaret etmişti.Mayıs ayında ise AB’yi ABD’ye Çin’den daha kötü muamele yapmakla suçlamış ve otomobil endüstrisi için yüzde 25’lik tarife tehdidinde bulunmuştu. Dolayısıyla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ev sahipliği yapacağı G7 Zirvesi’nin tarihte ilk kez ortak bildiri olmadan sonlanabileceği söylenmişti. Berenberg Bank ekonomisti Kallum Pickering, Avrupa ve Trump arasındaki gergin ilişkiler göz önüne alındığında, Johnson’un G7’de zor bir konuma yerleştirileceğini ve diplomatik davranmak zorunda kalacağını öngördü.
Pickering, İngiltere’nin en başarılı başbakanlarının tarih boyunca İngiltere’ye avantaj sağlamak için hem ABD’yi hem de Avrupa güçlerinden faydalanabildiğini söyledi.Ayrıca politikanın AB-İngiltere veya İngiltere-ABD ya da ABD-AB ilişkilerinin önümüzdeki aylarda nasıl ilerleyeceğini tahmin etmek için çok karışık olduğunu dile getirdi. Fakat İngiltere’nin kendisini içinde bulduğu eşsiz koşullar göz önüne alındığında bunun Johnson için iyi bir test olacağını da iddia etti. Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’dan Tom Raines’e göre ise Johnson, Trump’ın desteğini kendi avantajı için kullanabileceğini şu sözlerle belirtti:
“Zirve, başbakan görünmek için iyi bir fırsat ve Johnson muhtemelen bunu, dünya sahnesinde daha enerjik bir İngiltere’yi sergileme şansı olarak görecek.”“Aynı zamanda Brexit sonrası İngiltere’nin potansiyeli vurgulamak için Trump’la görünürdeki ilişkisini kaldıraç olarak kullanabilir ve böylece AB’den Brexit müzakere onayı almayı deneyebilir. Ama bu ona Avrupa cephesinde pek yardımcı olmayacak.” Raines, Johnson’un iklim değişikliği, uluslararası ticaret, İran anlaşması gibi konularda kendisini Trump’tan daha ziyade Avrupalılara yakın bulacağını da ekledi.
Ve bunun İngiltere için çok rahatsız edici bir durum olduğunu, ülkenin tek taraflı Amerika ile ayrılmaya çalıştığı İngiltere arasında sıkıştığını dile getirdi. Latitude Investment Management CIO’su Freddie Lait ise G7’nin Johnson’a Brexit sonrası ticaret anlaşması yapma fırsatını verdiğini bunun da İngiltere’nin AB dışındaki gelecek ticaret ilişkilerine ilişkin korkuları hafifletmeye yardımcı olabileceğini bildirdi.
“Gelecekteki bir ABD ticaret anlaşmasının neye benzeyeceğini bilmiyoruz ancak bence kesinlikle yapacağı şeylerden bir tanesi, bizi gerçekten teşvik edeceği. Dünya çapında ticaret anlaşmaları yapabiliriz, bekleyip meyve verip vermeyeceklerini göreceğiz. Diğer en büyük ticaret ortağımız ve dünyadaki en büyük ekonomi ile ticaret anlaşması imzalarsak, bu bize gurur verir. Ve bunun politik durum ile ekonomik moral için pozitif olacağını düşünüyorum.”