Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, Sidney’deki dış politika düşünce kuruluşu Lowy Enstitüsü’ne yaptığı konuşmada Ukrayna’daki savaşa değindi. Rusya’nın Ukrayna’daki savaşını “ahlaki açıdan iflas etmiş” olarak nitelendirirken, bu durumu sert bir şekilde kınadı.
İttifaklarım sertleşmemesi ve savaşın bir çatışma olarak sunulmaması gerektiğini belirtti. Bu yaklaşımın rakip uluslar arasındaki diğer gerilimler için de kaçınılmaz yön olacağını dile getirdi.
Bunun temelde Rusya’nın savaşı olduğunun unutulmaması gerektiğini söyleyen Ardern, “Rollerinin sonuçlarını da görmesi gereken açık ve doğrudan destek gösterenler olsa da, bunu başka türlü Batı’nın Rusya’ya karşı savaşı olarak nitelendirmeyelim.” şeklinde yorum yaptı.
Diplomasi Gerilimi Azaltmak için En Yüksek Çağrı Olmalı
Çin’in Rus saldırganlığını kınamadaki başarısızlığını hatırlatan Ardern, Hint-Pasifik bölgesi olmak üzere birçok yerde her geçen gün gerilimin arttığını, bunu azaltmak için diplomasinin en güçlü ve en yüksek çağrı haline gelmesi gerektiğini söyledi.
İlişki kurmaya çalıştıkları tarafların giderek tecrit edilmesi durumunda, yaşadıkları bölgenin daha fazla bölünüp, kutuplaşacağını sözlerine ekledi. Yeni Zelanda’nın Çin’e ticaret açısından büyük ölçüde bağımlı olduğunu hatırlatırken, kendi çıkarları peşinde koşsa bile ortak çıkarları olduğunu belirtti.
“Dürüst gerçek şu ki, dünya kanlı bir şekilde dağınık. Yine de tüm karmaşıklığın arasında, hala siyah-beyaz bir şekilde tasvir edilen sorunları görüyoruz” diyen Ardern, bölgesinin geleceğine dair kaygılarını dile getirdi.
İklim değişikliği konusunda endişe yaşayanların, bu tür savaşlar konusunda da aynı endişeyi paylaşması gerektiğini, Hint-Pasifik Bölgesi’nde olanların ülkesini etkilediğini söyledi.
Nisan ayında Çin ile Solomon Adaları arasında bir güvenlik anlaşması imzalanmış ve bu durum Asya-Pasifik’te tansiyonun yükselmesine neden olmuştu.