
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sürpriz faiz artışının ardından açıklama yapan Zürih merkezli İsviçre bankası UBS analistleri, 18 Nisan’da paylaştığı notta Türk lirasının eskisi kadar cazip olmadığını belirtti.
Tilmann Kolb ve Michael Bolliger tarafından paylaşılan notta “USD/TRY üç aylık forward satış tercihimizle ifade ettiğimiz Türk lirası lehine görüşümüz, inişli çıkışlı bir yolcuğun ardından hedeflenen vadesine ulaştı. İşlemin başlangıcında 38,7 olan gösterge niteliğindeki vadeli kura karşılık 38,1 olan mevcut spot USD/TRY kuru ile, başlangıçtaki yüzde 3’lük getiri hedefimizden daha düşük olan mevcut yüzde 0,6’lık toplam getiri için şimdi küçük kârları toplamayı tercih ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.
TCMB’nin dünkü faiz kararının Türk lirasının vadeli piyasalar tarafından fiyatlanan seviyeleri takip etmeye devam etmesi ya da biraz üzerinde performans göstermesini sağlayabileceğini tahmin eden stratejistler, yeni lira trade pozisyonlarının veya önceki pozisyonları genişletmenin çekiciliğinin azaldığını bildirdi.
Raporda TL’nin çekiciliğinin neden azaldığı dört başlıkla özetlendi.
- İlk olarak, TCMB’nin döviz rezervleri Mart ortasından bu yana yaptığı yoğun müdahaleler sonucunda önemli ölçüde zayıfladı ve lira üzerinde yeni bir baskı olması durumunda daha fazla döviz satışı için fonlarını sınırladı.
- İkinci olarak, Ocak ayından bu yana devam eden kademeli dolarizasyon eğilimi, Türkiye’de yerleşik kişilerin liraya olan güveninin Mart ayındaki lira çalkantısı ve Nisan ayındaki ABD gümrük vergisi şokundan önce bile zayıflamış olabileceğini düşündürüyor. Daha güçlü bir dolarizasyon hamlesi, döviz rezervi satışları veya karşı önlem olarak daha sıkı para politikası, TCMB’nin eylem seçeneklerini daha da sınırlayacağından veya iç ekonomi üzerinde baskı oluşturacağından, muhtemelen TCMB için zorluk oluşturacaktır.
- Üçüncü olarak, enflasyonla mücadelede kaydedilen ilerlemenin zaman alması ve ekonomik faaliyet üzerinde baskı oluşturması nedeniyle mevcut makroekonomik politikalara yönelik kamuoyu desteği azalabilir.
- Son olarak, piyasalar iç siyasi dinamikler konusunda temkinli olmaya devam ediyor. İktidar ve muhalefet partileri arasındaki çekişmeli zemin, Türk varlıklarının fiyatlanan risk primlerinde daha fazla artışa maruz kalmasına neden olabilir