Türk Hava Yolları’nın (THYAO), İspanyol havayolu Air Europa’ya ortak olma hamlesi, Avrupa’nın iki devi Lufthansa ve Air France-KLM’yi geride bırakmasının ardından büyük dikkat çekti.
Reuters’a konuşan kaynaklara göre anlaşmanın kilit noktası, THY’nin Air Europa’nın sahibi Hidalgo ailesiyle kontrolü paylaşmaya istekli olmasıydı.
Avrupalı rakipler daha fazla kontrol talep ederken, THY 300 milyon Euro tutarında dönüştürülebilir tahvil karşılığında yüzde 25 – 27 arasında bir pay alımayı kabul etti ve bu oranın artmayacağını açıkladı. Bu durum, THY’ye İberya pazarında bir kapı aralayarak Latin Amerika gibi hızlı büyüyen hatlara erişim sağlıyor.
Avrupa’nın parçalı havacılık pazarında konsolidasyon arayışları sürerken, Air France-KLM ve Lufthansa’nın anlaşmadan çekilmesinin temel nedeni, kontrolün devri oldu.
Kaynaklara göre, Hidalgo ailesi birkaç yıl içinde çoğunluk hissesi verilmesini istemediği için görüşmeler tıkandı. Ayrıca Air Europa’nın 1,2 milyar Euro’ya varan değerlemesi de yüksek bulundu.
Anlaşmanın siyasi boyut da dikkat çekiyor
Reuters, THY ile Air Europa anlaşmasında siyasi boyuta da dikkat çekti. THY’nin bu adımı ticari bir karar olarak nitelemesine karşın Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun Sevilla’daki tanıtımda bulunması, Türkiye’nin küresel bağlantı stratejisinin bir parçası olarak görüldü.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat ise “Devletin stratejilerini dikkate alıyoruz ama kararlarımızı bağımsız şekilde alıyoruz,” dedi.
Uzmanlara göre azınlık hissesi almanın en büyük riski, stratejiye sınırlı etki edebilmek. Yine de THY’nin güçlü bilançosu ve devlet desteği, bu adımın finansal açıdan sorun yaratmayacağı görüşünü öne çıkarıyor.
TEB Yatırım/BNP Paribas’tan Erdem Kaylı, şirketin borçluluk oranlarının Avrupalı rakipleriyle benzer seviyede olduğunu, ancak daha sağlam bir mali yapıya sahip olduğunu vurguladı.
Sonuç olarak bu anlaşma, Avrupa’da nadir görülen bir durum olarak değerlendirildi. Reuters, “Avrupa dışı bir havayolunun, kıtanın stratejik bir oyuncusuna ortak olması” vurgusunu yaparken, THY açısından bu adımın Latin Amerika’ya açılım ve küresel ağını derinleştirme fırsatı anlamına geldiğini ifade etti.