Merkezin Güncesi tarafından bugün “Merkez Bankaları Faaliyetlerinde Kâr-Zarar Olgusu” başlıklı bir not yayımlandı. Yayımlanan notta, merkez bankaları kanunda kendilerine verilen görev ve yetkiler ile ticari bankalardan farklı bir şekilde, kamu yararını gözeten bir çerçevede faaliyet gösterdiği ve kâr amacı gütmediği vurgulandı.
Son yıllarda dünya genelindeki çeşitli merkez bankalarının açıkladığı zararlar, uzmanlar tarafından geçici ve istisnai bir durum olarak nitelendirildi. Yapılan açıklamada, bu zararlar genellikle faiz giderlerindeki artışlarla ilişkilendirildi.
Özellikle 2023 yılında ABD, Almanya, Avustralya, Belçika, Fransa, İsviçre, Kanada Merkez Bankaları ile Avrupa Merkez Bankası’nın zarar etmesinin temel sebebinin faiz giderlerindeki artışlar olduğu söylendi.
Söz konusu artışlar, faiz oranlarının yükseldiği bir ortamda, varlık-yükümlülük vade yapısının doğal bir sonucu olarak görüldü.
Avustralya Merkez Bankası’nın son dönemlerdeki zararında ise artan faiz oranlarıyla birlikte menkul kıymetlerdeki değer düşüklüğünün etkili olduğu belirtildi.
Benzer şekilde Rusya, Çekya, Singapur ve Yeni Zelanda Merkez Bankaları’nın da önceki dönemde faiz giderlerindeki artışlarla birlikte menkul kıymetlerindeki değer kaybının etkisiyle zarar açıkladıklarına dikkat çekildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2023 yılında açıkladığı 818,2 milyar liralık zararın ise esas olarak kur korumalı mevduat kalemlerine ödenen kur farklarından kaynaklandığı açıklandı.
Ancak Merkezin Güncesi yazısında, TCMB’nin kur korumalı mevduat giderleri hariç tutulduğunda da artan faiz oranlarının, faiz giderleri ve menkul kıymet değer azalışları yoluyla kârını azalttığına işaret edildi.
Uzmanlar bu zararların geçici ve istisnai bir nitelikte olduğunu vurgularken, literatürde de belirtildiği gibi merkez bankalarının olağanüstü dönemlerde dönemsel olarak zarar açıklamalarının para politikasının etkinliğinin ölçülmesinde bir gösterge niteliğinde olmadığı ifade edildi.