
Aralık ayında Çin’de patlak veren koronavirüs salgını, o zamandan bu yana tüm dünyaya yayılarak milyonlarca insanı enfekte etti. Son verilere göre toplam vaka sayısı 12 milyona doğru ilerlerken virüs kaynaklı can kaybı ise 552 bini aştı.
Virüs krizi pek çok cephede derin etkiler yaratırken, aynı zamanda birçok ülkenin sağlık sektöründeki savunmasızlıklarını ortaya çıkardı.
Sağlık sistemlerinin geliştirilmesinin ne kadar olduğu çok daha iyi anlaşılırken, ABD merkezli uluslararası yönetim danışmanlık firması McKinsey & Company’nin iş ve ekonomi araştırma kolu tarafından yapılan yeni araştırma sonuçlarıyla dikkat çekti.
McKinsey Global Institute yeni araştırmasında kötü sağlığın küresel GSYİH’yi her yıl yüzde 15 azalttığını bildirdi.As the world reimagines public health and rebuilds the economy, we have a unique opportunity not merely to restore the past but to dramatically advance health and prosperity.
Our new report: https://t.co/q9uh5V6pe3 pic.twitter.com/FRyEXhXdMR
— McKinsey Global Institute (@McKinsey_MGI) July 8, 2020
Kötü sağlığın, her yıl ağır bir toplumsal ve ekonomik zarara yol açtığını savunan McKinsey Global Institute, dünya nüfusunun sağlığını iyileştirmenin orta yaşa 10 sağlıklı yıl ve daha fazlasını ekleyeceğini belirtti.
Daha iyi sağlığın, işgücünü geliştirerek, üretkenliği artırarak ve aynı zamanda muazzam sosyal faydalar sunarak ekonomik büyümeyi teşvik ettiği söylendi. Ne var ki McKinsey’e göre özellikle olgun ekonomilerde artan sağlık maliyetlerine odaklanmak, ekonomik getiri için yatırım olarak düşünmek tartışmada büyük oranda yokken politika tartışmasına yol açtı. Araştırmadaki şu ifadeler, dikkat çekti:
“Tüm dünya halk sağlığını ve ekonomisini yeniden kafasında canlandırırken, sadece geçmişi onarmak için değil aynı zamanda geniş tabanlı sağlık ve refahı önemli ölçüde artırmak için eşsiz bir fırsata sahibiz.”
Ekonomistlerin, geçtiğimiz yüzyılda gelişmiş ekonomilerdeki ekonomik büyümenin yaklaşık üçte birinin küresel popülasyonların sağlığındaki iyileşmelere atfedilebileceğini öngördükleri aktarıldı.
Son yıllara odaklanan araştırmalar da sağlığın gelir artışına neredeyse eğitim kadar katkıda bulunduğunu ortaya koydu. Fakat 20. Yüzyıldaki ilerlemeye rağmen sağlıksızlığın ve sağlık eşitsizliğinin ekonomik refahı sınırlamaya devam ettiği eklendi. Genel olarak, 2017 yılında hastalık maliyetinin 12 trilyon dolardan fazla olduğunu tahmin eden McKinsey, bunun küresel GSYİH’nin yaklaşık %15’i olduğunu söyledi. COVID-19 salgını, H1N1 influenza ve SARS gibi sağlık şoklarının ilave insani ve ekonomik maliyetlere yol açabileceğinin de üzerini çizdi.
McKinsey, daha önceki bir raporuna atıfta bulunarak pandemi ve yankılarının 2020’de küresel GSYİH’yi yüzde 3 ila 8 oranında azaltmasının beklendiğini hatırlattı.
Sağlığın gelecek yıllarda büyüme için daha önemli olabileceğini gösteren eğilimlerden bahseden McKinsey, ilk olarak sağlığın iyileştirilmesinin nüfus artışının yavaşlamasından kaynaklanan büyüme üzerindeki engele karşı koyabileceği gerekçesini verdi.
Küresel olarak işgücü büyümesinin son 50 yıldaki yıllık yüzde 1,8’den gelecek 50 yıl içinde yüzde 0,3’e yavaşlamasının beklendiğini ekledi. Aynı zamanda, yüksek vasıflı bilgi işçilerine talebin arttığını belirtti.
Ayrıca iyileştirilmiş sağlık, çalışma yaşındaki ve daha büyük yaştaki çalışanlar için sağlıklı yaşam ömrünü uzatarak ve dünyanın gelecekteki işgücü olan çocukların yeteneklerini geliştirerek bu uzun vadeli dalgalanmalara karşı koymaya yardımcı olabilirdi. Bununla birlikte artık obeziteyle ilgili durumlar ve zihinsel sorunlar nedeniyle sağlığın hiçbir bölgede düzelmediğini vurguladı.