Rusya Merkez Bankası üst üste ikinci toplantısında da ana faiz oranını yüzde 7,5 seviyesine tuttu. Banka bu kararın yanında enflasyonist risklerin arttığına dikkat çekti. Rusya Merkez Bankası bu yıl şimdiye kadar altı kez faiz indirimine gitti.
Temel oran, Eylül ayında önceki yüzde 8′den 50 baz puan düşürülmesinin ardından Ekim ayında yüzde 7.5′te sabit tutuldu. Banka, Moskova’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından en son Şubat ayı sonlarında faiz oranlarını yükseltmişti.
‘Enflasyon Riskleri Sürüyor’
Faiz kararına dair yapılan açıklamada, tüketici fiyatlarının şu anda ılımlı bir oranda arttığı, talebin ise bastırılmış olduğu kaydedildi.
Rusya Merkez Bankası, “Hanehalkı ve işletmelerin enflasyon beklentileri, temelde değişmeden, yüksek kalmaya devam ediyor. Aynı zamanda, enflasyon yanlısı riskler yükseliyor ve dezenflasyonist risklere üstün geliyor” açıklamasını yaptı.
Bunun işgücü piyasasından artan enflasyon baskıları, kötüleşen dış ticaret koşulları ve daha yumuşak bir mali duruşun bir sonucu olarak gerçekleştiği kaydedildi.
Rusya Merkez Bankası’na göre Aralık ayında ülkede yıllık enflasyonun yüzde 4’lük hedefinin oldukça üzerinde yüzde 12,7 olacağı tahmin edildi. Banka’nın kendi tahminleri, 2024′te hedefe dönmeden önce, yıllık enflasyonun 2023′te yüzde 5 ila yüzde 7 arasına düşeceğini öngörüyor.
Enflasyonda Seyir Takip Edilecek
Temel faiz kararlarında, hedef ve ekonomik dönüşüm süreçlerine ilişkin fiili ve beklenen enflasyon dinamiklerinin, iç ve dış koşulların ve finansal piyasaların tepkisinin yarattığı risklerin dikkate alınacağı kaydedildi.
Ukrayna’nın işgalinden bu yana, Rus ekonomisi, Batılı güçlerin büyüme görünümünü zedeleyen ve Moskova’yı neredeyse küresel finansal sistemden dışlayan bir dizi cezai ekonomik yaptırım yağmuruna tutuldu.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Rusya’nın GSYİH’sının 2022′de yüzde 3,4 küçüleceğini ve gelecek yıl küçülmenin daha da derinleşeceğini, yıllık enflasyonun ise 2022 yılının tamamında yüzde 13,8′e ulaşacağını tahmin ediyor.
Rusya bundan sonraki politika kararlarında hedef ve ekonomik dönüşüm süreçlerine ilişkin mevcut ve beklenen enflasyon dinamikler ile iç ve dış koşullar ve finansal piyasaların tepkisinden kaynaklanan risklerin dikkate alınacağını kaydetti.