TCMB’nin 25 Ekim tarihli Para Politikası Kurulu toplantısına odaklanan piyasalar, bir faiz artırım kararı beklenmiyor. Aynı zamanda toplantının etkisinin sınırlı olabileceği de güçlü beklentiler arasında yer alıyor. Eylül ayı PPK toplantısında 625 baz puanlık artırım yapılarak piyasa beklentileri şaşırtılmıştı. Etkileri yaklaşık 2 haftalık sürece yayılmış ve dolar kurunda belli bir düşüş kaydedilmişti.
Politika faizini yüzde 24’e yükselten TCMB’nin, enflasyonda düşüş ve TL’nin değer kazancına bağlı olarak değişiklik yapması beklenmiyor.25 Ekim tarihli PPK toplantısından faiz artırım kararı çıkması beklenmezken, piyasalar üzerindeki etkisinin de sınırlı olması tahmin ediliyor. Yapılan anketlerden de herhangi bir değişiklik yapılmayacağı yönünde beklentiler çıkıyor.
Neuteboom, faiz değişikliğine gidilmeyeceğini düşünürken, 13 Eylül toplantısında alınan 625 baz puanlık faiz artışının etkilerinin ve enflasyondaki gelişmelerin görülmek istendiğinden bahsetti. Ekonomist, “para politikasının enflasyona yansıması genelde birkaç ayı bulur. Bu nedenle Merkez Bankası gelecek 2 ayda fiyat gelişmelerini yakından izlemek isteyebilir,” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda geçen hafta kur baskısının azalmasının da TCMB’nin beklemesi için bir diğer gerekçe olduğuna dikkat çekti.
Mercan, 13 Eylül’de yapılan 625 baz puanlık faiz artışının önden yüklemeli olduğunu belirtti. Türk lirasında görülen son güçlenmeye bağlı olarak bankadan bir değişiklik beklemediğini dile getirdi. Yatırım Finansman Araştırma Müdürü Serhan Gök ise Bloomberg HT’ye yaptığı açıklamasında TCMB’nin önünde ciddi bir fırsat olduğundan bahsetti.
Gök, “piyasada faiz artışı beklenmezken sembolik bir faiz artışı gerçekleştirirse şu an içinden geçtiğimiz dönemde en çok sıkıntımız olan kur – enflasyon – faiz sarmalından daha kısa sürede çıkabileceğimizi düşünüyorum,” ifadelerini kullandı. Yarın gerçekleşecek toplantıdan önce dövizde yükseliş hareketi görülmüş olmasının da değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Gözeler, piyasada 2 farklı görüşün olduğunu dile getirirken, bunlardan birinin yüksek enflasyon sonrası piyasanın önüne geçmek olduğunu söyledi. Buna katılmadığını belirtirken, TCMB’nin enflasyondaki düşüş trendini izleyeceğini dile getirdi. Gözeler, “zaten Merkez BAnkası’nın elindeki silahlar da politika faizini yüzde 27’ye kadar çıkarmasına olanak sağlıyor,” diye düşüncelerini ifade etti.
Bürümcek, enflasyon beklentilerinden yola çıkılarak Merkez Bankası’nın bir ilave sıkılaşmaya gitmesi gerektiğini söyledi. Buna karşın büyüme üzerindeki risklerin daha da artacağını düşünerek bundan uzak da durabileceğini ifade etti. Bu nedenle TCMB’nin kararını bilmenin zor olduğunu dile getirirken, bir artış yapmayabileceğini de söyledi.
Erkan, “piyasa konsensüsü, faizlerin sabit bırakılması yönünde, yani baz senaryo faiz tarafında aksiyon alınmaması… Bunun dışında politika açıklaması ise şahin kalmaya devam edecektir. Bu durum fiyatların içinde dolayısıyla zaten piyasa faizlerde değişim beklemediği için etkiler sınırlı olabilir. Ancak ufak bir ihtimalle de olsa herhangi bir oranda faiz artırımı olursa bunun kuru bir miktar daha aşağı geçmesini bekliyoruz,” ifadelerini kullandı.
Pazı, kurun 7,10 lira düzeyine yükselmesinden sonra belirgin bir şekilde değer kazandığını ve buna bağlı olarak TCMB’nin faiz artırımına gitmeyeceğini öngörüyor. Merkez Bankası’nın attığı adımlar sonrası mali politika etkilerini görmek isteyeceğini, dolayısıyla piyasaya ek doping gelmesinin zor olduğunu ifade etti.
Ücretsiz VİOP deneme hesabı açın ve 100.000 lira sanal para ile risk almadan nasıl yatırım yapacağınız öğrenin.