Petrol fiyatları, son haftalarda Çin ve ABD’den gelen zayıf ekonomik verilerin etkisiyle düşüş yaşadı. Çin’de konut fiyatlarının 14 aydır düşmesi, sanayi üretiminin beklentilerin altında kalması ve işsizlik oranının artması, ülkedeki petrol talebine dair endişeleri artırdı.
ABD’de de istihdam verilerindeki olumsuz revizyonlar ve işsizlik maaşı başvurularındaki artış, global petrol talebine dair kaygıları derinleştirdi.
Bu ekonomik veriler, piyasalarda talep endişelerini besleyerek Brent petrolün altı seanstır 80 doların üzerine çıkamamasına neden oldu. Ayrıca, Orta Doğu’daki ateşkes ihtimali arz endişelerini hafifletmiş ve bu da fiyatların düşüşüne katkıda bulundu. Uzmanlar ise talebin azalmasını ve petrolde düşüşün sürmesini bekliyor.
Energy Intelligence Group’tan Julien Mathonniere, Çin’den gelen zayıf talep öngörüsünün petrol fiyatlarındaki düşüşün ana sebeplerinden biri olduğunu vurguladı.
Özellikle OPEC’in Çin talebine ilişkin tahminlerini düşürmesi, piyasada dikkat çeken bir gelişme olarak öne çıkıyor. Mathonniere, Çin’deki rafinerilerin benzin ve dizel üretimindeki azalmanın da fiyatları olumsuz etkilediğini belirtti. Çin’deki talep artışı beklentisinin gerçekleşmemesi, petrol fiyatlarının düşmesine yol açarken, piyasa OPEC’in üretim kesintilerini gözden geçirmesini bekliyor.
ABD Merkez Bankası’nın eylül ayında faiz indirimi yapması durumunda petrol fiyatlarının tekrar yükselebileceği düşünülüyor. Ancak bu tarihe kadar piyasalardaki zayıflığın devam etmesi muhtemel görünüyor.
Bağımsız petrol piyasası analisti Gaurav Sharma ise FED’in Eylülde faiz indirimine gitmesi durumunda petrol fiyatlarının yükselebileceğini ifade ederek, “Piyasanın yön bulmak için ABD Merkez Bankasının alacağı kararlara odaklandığını düşünüyorum. Eğer eylülde bir faiz indirimi açıklanırsa, ham petrol vadeli işlemlerinde fiyatların olumlu bir reaksiyon göstermesi mümkün olabilir ancak bu tarihe kadar piyasadaki zayıflığın devam etmesi muhtemel.” değerlendirmesinde bulundu.