Net Sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda, farklı sektörlerden birçok şirket, güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara bütçe ayırıyor. Bu şirketler arasında İngiliz petrol devleri BP ve Shell de yer alıyor. Petrol şirketleri için bir diğer önemli kaynak olarak Lityum cazip duruma geldi.
Amerikalı petrol şirketi ExxonMobil, kısa süre önce Güney Koreli üretici SK On ile lityum tedarik etmek üzere bir ön anlaşma imzaladı. SK On’un lityum-iyon pilleri, elektrikli Ford ve Hyundai modellerine güç verecek. ExxonMobil, ayrıca Arkansas’ta ilk lityum kuyusunu açacağını duyurdu.
ExxonMobil’in projelerinden sorumlu olan Dan Holton, 2022 ile 2027 yılları arasındaki düşük karbonlu yatırımlarının 20 milyar dolarlık kısmının lityuma ayrılacağını belirtti. Şirket, 2030 yılına kadar yılda 1 milyon elektrikli araca yetecek kadar lityum üretmeyi hedefliyor.
ExxonMobil bu alanda yalnız değil. Occidental Petroleum da Berkshire Hathaway’in bir yan kuruluşu olan BHE Renewables ile bir lityum ortak girişimi kurdu.
Avrupa’dan da lityuma ilgi büyük. Bir ay kadar önce Norveçli devlet petrol şirketi Equinor, ABD’li maden şirketi Standard Lithium ile bir ortaklık duyurdu. Benzer bir ilgi, Suudi Aramco ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden adnoc’ta da gözlemleniyor.
Petrol devlerinin lityuma olan ilgisi mantıklı olarak görülüyor. Dünyadaki araçların büyük bir kısmı elektrikli hale geldikçe lityuma olan talebin de artması bekleniyor. Şirketler zaten lityum madenciliği konusunda belirli bir uzmanlığa sahip.
Lityum çıkarma işlemi genellikle yer altındaki tuzlu suyun kullanılmasıyla yapılıyor. Bu, rezervuarların dikkatli bir şekilde haritalanması ve hassas sondaj gerektiriyor. Petrol şirketleri, yer altından ham petrol çıkarırken geliştirdikleri becerilerle bu alanda avantaj sağlıyorlar.