Uzun zamandır aynı iş yerinde çalışıyor, ama istediğiniz terfiyi bir türlü alamıyor musunuz? Peki, sizce bunun nedeni nedir? Yani size verilen sorumlulukları başarıyla yerine getirdiğinizi düşünmenize ve takım arkadaşlarınızın arasında terfiyi en çok hak eden kişi olduğunuza yürekten inanmanıza rağmen, neden hala istediğiniz mevkiye yükselemiyorsunuz? Acaba sorun sizde mi, yoksa başarılarınıza karşı gözlerini kapatan yöneticinizde mi? Çünkü sorunun nerede olduğunu bilmeniz, sizi terfi almaya bir adım daha yaklaştıracaktır. Bu nedenle önce iyice bir düşünüp taşınmalısınız.
Mesela; iş yerinizde gerçekten iyi olduğunuzu, diğerlerinden çok daha fazla öz veriyle çalıştığınızı düşünmeniz terfi almanız için yeterli değildir. Nitekim başarınızın farkında olan tek kişi siz olursunuz ve bu bir işe yaramaz. Sizinle birlikte başkalarının da yeteneklerinizin farkına varmasını sağlamalısınız. İşte bu, sorunun sizden kaynaklandığını gösteren işaretlerden biridir. Diğer taraftan; karşınızda ısrarla sizi görmezden gelen bir patron varsa, o zaman da farklı taktikler deneyerek kendinizi göstermeye çalışmalısınız.
Terfi almak için yapmanız gereken her şeyi yaptıktan sonra hala istediğiniz şeyi alamıyorsanız, işte o zaman da kendinizden emin bir biçimde yöneticinizin karşına çıkabilmelisiniz. Diğer bir deyişle, arzunuzu ona açıkça ifade etmelisiniz. Terfi istediğinizi ve bunun için gerekli olan her niteliğe sahip olmanızı, nasılıyla ona anlatmalısınız. Çünkü burada geçerli olan “ağlamayan bebeğe meme vermezler” atasözünde de anlatılan durumdur. Kısacası; terfi almak için yapmanız gereken her şeyi yaptığınızdan emin olduktan sonra, isteklerinizi belli etmeli ve düşlediğiniz kariyer fırsatının önünüze altın tepsiler içerisinde sunulmasını beklememelisiniz. Tabii, bu dediğimi terfi almak için yapmanız gerekenleri yaptıktan sonra yapacaksınız. Yani patronunuzun ya da yöneticinizin karşısına reddedilmeyecek kadar sağlam çıkacaksınız. Peki, bunu nasıl mı yapacaksınız? İşte tam da burada aşağıdaki öneriler yardımınıza koşuyor. Çünkü hemen şimdi hak ettiğiniz terfiyi almak için izlemeniz gereken adımları bir bir anlatacağım.
Başarılarınızı Kendinize Saklamayın!
Tamam, çok çalışıyor olabilirsiniz. Verilen her görevi eksiğiyle değil, fazlasıyla yerine getiriyor olabilirsiniz. Ancak bütün bunları kendiniz dışında başkalarının da bildiğinden emin misiniz? Yani kendinize “ben patronumun gözünde sıradan bir çalışan değilim” diyebiliyor musunuz? Ne demek istediğimi anladınız, değil mi? Açıkça diyorum ki emeklerinizi üstlerinizin de görmesini sağlamalısınız. Çünkü çok fazla mütevazi olmak, iş hayatında size istediğiniz başarıyı getirmeyecektir. Bu nedenle, tıpkı ön sıralarda oturup sorulan her soruya parmak kaldıran bir öğrenci gibi davranmanın önemini anlamalısınız. Kendi kovuğunuza çekilerek kafanızı dosyalar arasına gömmek yerine, iş yerinizde aktif olmalı ve dozunu kaçırmadan dikkatleri üzerinize çekmenin ne demek olduğunu bilmelisiniz.
Ulaştığınız Hedefleri Bir Bir Yazıp, Bir Başarı Listesi Oluşturun!
Hani size verilen her görevi başarıyla yerine getiriyorsunuz ya, hani haftalık aylık hedefleri sürekli tutturuyorsunuz ya, işte bunlar gibi başarılarınızı tek tek yazın. Diğer bir deyişle, kendinize bir başarı listesi oluşturun. Patronunuzdan aldığınız güzel geribildirimlerinizi, takım olarak kazandığınız zaferleri ve bu zaferlerde sizin üslendiğiniz rolleri bir bir not edin. Bu şekilde hem modunuz düştüğünde, kendinizi motive edecek bir listeye sahip olacak hem de zamanı gelip de terfi istemeye gittiğinizde bu listeden yardım alabileceksiniz. Yani yöneticinizin karşısına çıktığınızda, elini kolunu sallayarak terfi istemeye gelmiş çalışan imajı yaratmamış olacaksınız. İstediğiniz pozisyon için ne kadar süredir çalıştığınızı, o zamana kadar elde ettiğiniz başarıları ve dahasını ezber etmiş sorumluluk sahibi biri olarak gönül rahatlığıyla terfi isteyebileceksiniz.
Ek Görevler için Gönüllü Olmaktan Çekinmeyin!
Terfi almak için yapmanız gereken şeylerden biri de ek görevler için gönüllü olmaktan çekinmemek! Yani bazen diğerlerinden çok daha fazla çalışmayı göze almanız gerekiyor. Yöneticiniz; “hafta sonu bu işi yapabilecek biri var mı?” diye sorduğunda, istekli bir şekilde öne çıkmanız ve iş yapmaktan gocunmadığınızı belli etmeniz lazım. Hem bu şekilde, bir önceki başlıkta bahsettiğimiz gibi kendinizi gösterme fırsatı bulabilirsiniz. Uzun lafın kısası, iş hayatında her zaman gözünüzü açık tutmalı ve önünüze kadar gelen fırsatları değerlendirmeyi öğrenmelisiniz. Bu arada, gönüllü olarak yaptığınız işleri de başarı listenize eklemeyi sakın ola unutmayın. Çünkü zamanı geldiğinizde bütün bunlara ihtiyaç duyacaksınız.
Görev Bilincinizin Tam Olduğunu Herkese Gösterin!
Evet, istediğiniz kariyere ulaşmanızın bir diğer yolu da budur. Yani hem takım arkadaşlarınıza hem de yöneticinize görev bilincinizin tam olduğunu göstermelisiniz. Çünkü en ufak bir hatanız, patronunuzun size olan güveninin sarsılmasına ve uzun zamandır uğraşıp elde ettiğiniz inancın boşa çıkmasına neden olabilir. Peki, görev bilincinizin tam olduğunu gösterebilmek için neler yapmalısınız? Aslına bakarsanız, burada iş yerindeki davranışlarınıza bütün olarak dikkat etmelisiniz. İşe geliş gidiş saatlerinizden tutun da öğle tatilinizi nasıl geçirdiğinize, size verilen görevleri zamanında teslim edip etmediğinize, toplantılarda takındığınız hal ve tavırlara, iş arkadaşlarınızla olan ilişkilerinize, kısacası her hareketinize özen göstermelisiniz. Sonuç olarak; şikayet etmek yerine verilen her işi bir şekilde yerine getirmeyi başaran, verdiği sözlerde yerinde duran, yani güvenilen bir çalışan olmayı başarmanız, terfi almanız açısından gerçekten çok önemlidir.
Hem Dedikodudan Hem de Yapanlardan Uzak Durun!
Bu konuya gerçekten dikkat etmelisiniz. Çünkü dedikodu yapmak ya da yapmasanız bile yapanlarla birlikte takılmak, patronunuzun gözündeki imajınızı olumsuz yönde etkileyecektir. Bir tek olumsuz yönde etkilemek de değil, sadece bu yüzden işini kaybeden sayısız insan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sonuçta ne zamanınızı ne enerjinizi bu tarz gereksiz işler için harcamamalısınız. Tamam, bazen siz de dışarıdan çok eğlenceli görünen bu dedikodu kazanının içinde yer almak isteyebilirsiniz. Ancak olayın içine dahil olmadan önce, terfi almak üzerine kurduğunuz hayalleri düşünmeli ve ona göre hareket etmelisiniz. Sonuçta o kadar çok dedikodu yapasınız varsa, mesainizin bitiş saatine kadar sabredin ve ille de yapacaksanız dedikodunuzu dışarıda yapın.
Patronunuzla Nasıl İletişim Kuracağınızı Bilin!
Patronunuzu sevmiyor, hatta nefret ediyor olabilirsiniz. Ama bilmeniz gereken gerçek şu ki eğer gerçekten terfi almak istiyorsanız, o zaman ya patronunuzu sevmeye çalışmalı ya da profesyonel bir poker oyuncusu gibi duygularınızı saklamayı öğrenmelisiniz. Çünkü ne kadar başarılı olursanız olun patronunuzla iyi iletişim kuramıyorsanız, istediğiniz hedefe ulaşamamanız kuvvetle muhtemeldir. Hatta belki de bu zaman kadar terfi alamamanızın en büyük nedeni yöneticilerinizle hep kötü ilişkiler içerisinde olmanızdır.
Sonuçta; bundan sonra sizinle terfiniz arasındaki bu büyük engeli ortadan kaldırmak istiyorsanız, o zaman dikkat etmeniz gereken belli başlı şeyler var. Mesela, patronunuzun ya da yöneticinizin davranışlarını kişisel düşünmekten vazgeçmelisiniz. Şayet aranızda bir sorun olduğunu düşünüyorsanız, onunla konuşmalı ve probleminizi çözmeye çalışmalısınız. Yaptığınız işlerde onun güvenini sarsmamaya özen göstermeli, arkasından konuşmamalı ve iletişinizi her zaman güçlü tutmalısınız. Ayrıca bu konuda daha detaylı bilgi almak isterseniz, yöneticinizle iyi iletişim kurabilmek için dikkat etmeniz gerekenler başlıklı yazıya göz atabilirsiniz.
Öğrenmeye Açık Olun ve Bunu Başkalarına da Belli Edin!
Terfi almak için yapmanız gereken bir diğer şey de sürekli araştırmak, öğrenmeye çalışmak ve bunu üstleriniz de dahil olmak üzere başkalarına da göstermek! Genel kültürünüz, bilgi birikiminiz, yaptığınız işteki hakimiyetiniz, her konuda söyleyecek bir söze sahip olmanız ve öz güveniniz sayesinde isteklerinize bir adım daha yaklaşabilirsiniz. Kaldı ki öğrenmeyi hayat boyu sürdüreceğiniz bir alışkanlık haline getirmek size bir tek terfi alma konusunda değil, genel anlamda başarılı olmanızda büyük bir etkiye sahip olacaktır. Neticede, yeni bir şeyler öğrenmenin size her zaman kazandıracağını anladığınız zaman zaten bunu bir hobi olarak görmeye başlayacak ve bir şeyler öğrenmediğiniz günü eksik yaşanmış görmeye başlayacaksınız.
Takım Çalışmasının Ne Demek Olduğunu Unutmayın!
Evet, terfi almak için kendiniz, göstermeniz ve bir şekilde diğer çalışanlar arasından sıyrılıp ön plana çıkmanız gerekiyor. Ama bu demek değil ki kendinizi takımınızdan soyutlayarak her işi kendi başınıza halletmeye çalışmalısınız. Efendim, yoksa siz de bu tuzağa düşenlerden misiniz? İş yerinde bireysel olarak takılanlardan, kendi dünyasında kaybolarak terfi hayali kuranlardan mısınız? Şayet bu sorulara vereceğiniz cevaplar evetse, diğer bir deyişle terfinizin önüne kendi kendinize engel koyuyorsanız, bir an önce bu yaklaşımınızdan vazgeçmelisiniz.
Yani kafanızı masanıza gömerek takım çalışmasından uzakta tek başınıza bir şeyler yapmaya uğraşmamalı, yöneticinizin gözüne bu şekilde girmeye çalışmamalısınız. Tamam, amacınız işinizin en iyisi olmak bunu biliyorum; ama terfi almak için iyi bir takım oyuncusu olmak gerektiğini de unutmamalısınız. Sonuçta burada yapmanız gereken şey, takımıyla uyum içinde hareket eden; ama hep en önemli gollerin atılmasını sağlayan, oyunu yönlendiren bir maestro gibi davranmak olmalıdır. İşte bunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmamalısınız.
İşinizi Hem Ciddiyetle Hem de Sevgiyle Yapın!
Evet, işinizi hem büyük bir ciddiyetle hem de sevgiyle yapmalısınız. Kaldı ki işinizi severseniz zaten onu ciddiye alır ve hayatınızın en önemli işiymiş gibi yaparsınız. Bu da öze bir çaba harcamasanız bile sizi başarıya götürecek, istediğiniz hedefe önünde sonunda ulaşmanızı sağlayacaktır. Yok yalnızca daha çok para kazanmak, daha çok saygı görmek gibi düşüncelerle terfi almaya çalışırsanız; büyük ihtimalle olumsuz sonuç elde edersiniz. İşte bu yüzden, ne yaparsanız yapın işinizi sevdiğinden ve hakkını vererek çalıştığınızdan emin olun. Tıpkı Martin Luther King’in ünlü sözünde anlatmak istediği gibi: “Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’in beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup ‘burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş” desin.
Sonunda Hazır Olduğunuzda Hak Ettiğiniz Terfiyi İsteyin!
İşte sonunda en önemli kısma geldik! Yani hak ettiğiniz terfiyi istemeye! Eğer yukarıda yazanların hepsini eksiksiz olarak yerine getirip, terfi için uygun zaman geldiğine inanıyorsanız; o zaman “ağlamayan bebeğe meme vermezler” sözünden yola çıkarak ilk adımı siz atmalısınız. Hazırlıklarınızı yaparak patronunuzun karşısına çıkmalı, terfi istediğinizi dile getirmelisiniz. Tabii, bunu yapmadan önce doğru zamanı seçtiğinizden emin olmalısınız. İşlerin zaten çok zor yürüdüğü, şirkette birçok finansal problem olduğu ve her şeyden öte patronunuzun canının sıkkın olduğu bir zamanı seçerek onun karşısına çıkarsanız; terfi istemek şöyle bir kenara dursun hazır işinizi bile kaybedebilirsiniz. Dolayısıyla gerçekten doğru zamanı seçtiğinizden emin olarak yola çıkmalısınız.
Uygun bir dille patronunuza meramınızı anlatmalı, size “neden” diye sorulduğunda bu terfiyi hak ettiğinizi gösterebilmelisiniz. İşte tam da bu noktada yukarıda bahsettiğimiz başarı listeniz devreye girecek. Hani başarılarınızı, güzel geribildirimlerinizi, tutturduğunuz hedefleri, gönüllü olarak üstlendiğiniz görevleri tek tek not etmiştiniz ya; işte o liste! Zaten terfi isteğinizi dile getirmeden önce bu listeye bakarak ön hazırlığınızı yapmıştınız. Ama elinizde kanıt olması açısından bu durum önemli. Yöneticinize dosyanızı gösterebilir, istediğiniz şey için uzun zamandır çalıştığınızı ve gerekiyorsa daha çok çalışabileceğinizi söyleyebilirsiniz. Sonuçta; bu terfiyi hak ettiğinize patronunuzu inandırabilirsiniz, o zaman büyük ihtimalle istediğinizi geç de olsa elde edersiniz.