
Estonyalı politika yapıcı Madis Müller, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz oranlarında herhangi bir değişiklik yapmadan bir süre bekleyebileceğini söyledi. Ayrıca mevcut döngüde daha fazla gevşemenin gerekip gerekmediğinin net olmadığını ifade etti.
ECB, Haziran ayından bu yana gösterge mevduat faizini toplamda 2 puan düşürdü. Ancak Temmuz ayı için bir duraklama sinyali verdi. Yatırımcılar ise yıl sonuna doğru yalnızca bir kez daha faiz indirimi bekleyerek daha uzun bir ara öngörüyorlar.
Portekiz’in Sintra kentinde düzenlenen ECB Merkez Bankacılığı Forumu’nda Reuters’a demeç veren Müller, politikanın bir süre sabit kalmasının mantıklı olduğunu ifade etti.
Temmuz ayında faizleri değiştirmemenin makul olduğunu söyleyen Müller, “Sonbahar için konuşmak henüz erken ama mevcut döngüde faizlerin çok daha fazla düşmemesi gerektiğini varsaymak da mantıklı olur, tabii Euro bölgesi ekonomisi beklentilerimizin çok altında kalmazsa,” diye sözlerine devam etti.
Enflasyon yüzde 2 hedefine ulaşmışken, ECB’nin acele etmesine gerek olmadığı düşünülüyor. Büyümenin toparlandığı ve faiz oranlarının artık ekonomik büyümeye engel teşkil etmediği de belirtiliyor.
ECB beklemede kalabilir
ABD ile yürütülen ticaret müzakereleri ile özellikle Almanya’da askeri ve altyapı harcamalarına yönelik artan beklentiler görünümü ciddi şekilde etkileyebilir. Bu nedenle politika yapıcıların daha fazla netlik sağlanana kadar zaman tanımalarının akıllıca olacağı düşünülüyor.
ECB’nin beklemede kalabileceği, çünkü enflasyon görünümüne ilişkin riskler geniş anlamda dengelenmiş durumda bulunuyor. Euro’nun hızlı değer kazanması ise fiyat artışlarını baskılayabilir ve ihracatçıların kârlılığını olumsuz etkileyebilir. Ancak Müller, bu durumun şu anda endişe verici seviyede olmadığını ifade ediyor.
Euro bu dün dolara karşı (EUR/USD) 1,18 seviyesinin hemen üzerinde seyrediyor. Bu rakam, 2021 sonbaharından sonra görülen en yüksek seviye ve 2025 başındaki 1,02 seviyesinin oldukça üzerinde.
Müller, “EUR/USD kuru hâlâ tarihsel aralığın içinde” derken, bu yılki değer artışının gerçekten hızlı olduğunu ancak şu anda özel bir endişeye yol açacak düzeyde olmadığını vurguladı.