
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Investors Service, Türkiye ekonomisi hakkında yaptığı değerlendirmede, aşağı yönlü risklere değindi.
Kurum analistleri koronavirüs salgınının etkisiyle mali ve parasal politika duruşunun daha fazla gevşetildiğini fakat ekonomi politikasındaki belirsizliğin devam ettiğini aktardı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın döviz rezerv pozisyonunun küçüldüğünün dile getirildiği analist raporunda, dış finansman ihtiyacının yüksek ve maliyetli olduğu kaydedildi.
Petrol Fiyatlarındaki Düşüşe Rağmen Cari Açık Yüksek!
TCMB tarafından açıklanan verilere göre cari işlemler dengesi Şubat ayında 1,23 milyar dolar açık verdi. Geçen yılın aynı döneminde 117 milyon dolar olan bu rakam neredeyse 10 katına yükseldi. Söz konusu rakamlar koronavirüsün henüz yaşanmadığı Şubat ayına ait olurken piyasanın bundan sonraki süreçte Mart verilerine odaklanacağı belirtiliyor.
Birçok kişi cari açıktaki asıl artışın Mart ayında göreceğini söylerken ekonomist Dr. Oğuz Özdemir salgının bir an önce kontrol altına alınmaması halinde 2008 küresel finans krizinden de daha büyük cari açıkla karşılaşacağımızı söyledi. Özdemir hem döviz kurlarındaki hem de cari açıktaki büyümenin şok etkisi yaratacağını aktardı.
Benzer yorumlar kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’ten de geldi. Yapılan değerlendirmede petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen ödemeler dengesi krizi riskinin hala çok yüksek olduğu söylendi. Bu rakamların sermaye çıkışlarından kaynaklandığı belirtilen raporda Türkiye’nin kredi görünümünü etkileyen faktörlere değinildi.
Bu arada Perşembe gününden Pazara kadar yapılan yoğun toplantılar sonrasında OPEC ve ortakları ile OPEC dışı ham petrol üreticileri günlük petrol üretimini 10 milyon varil azaltma kararı aldı. Böylelikle petrol fiyatlarındaki düşüşün sonlandırılması ümit ediliyor.
Yeniden Moody’s’e dönecek olursak Türkiye’nin kredi görünümü üzerinde ekonomik güç, kurumsal ve yönetimsel güç, mali olay ve mali güç riski gibi faktörlerin etken olduğu ifade edildi.
Bu 4 faktör şu şekilde şematize edildi:
Türkiye’nin orta gelirli bir ekonomiye sahip olması sebebiyle yabancı sermaye girişleri, merkez bankasının düşük döviz rezerv pozisyonu, kurumsal ve yönetimsel güç, yatırımcı güveninin azalması ve hiç bitmeyen jeopolitik riskler nedeniyle kırılganlığının her zaman canlı kaldığı kaydedildi.
Moody’s Türkiye’nin Kredi Notunu Düşürebilir
Son yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin kredi notunu Ba3’ten B1’e indirmiş, görünümünü ise negatifte tutmuştu. Ancak ödemeler dengesindeki risklere bağlı olarak negatif yönlü risk derecesinin de arttığı söylendi. Nitekim Ekonomist Atilla Yeşilada da, kurumun yakın zamanda kredi notumuzu indirebileceğini düşünüyor.
Naçizane bir tahmin: Moody's yakında notumuzu indirecek?https://t.co/ejJUCULMap
— Atilla Yesilada (@AtillaYesilada1) April 13, 2020
Not artırımının çok zayıf olduğu söylenen raporda ekonomi yönetiminin alacağı doğru aksiyonlar ve geniş çaplı bir programın açıklanması durumunda kredi notunun istikrar kazanabileceği söylendi.
Dış finansman ihtiyacının yüksek olduğu belirtilen raporda, koronavirüs etkisiyle Türkiye ekonomisinin bu yıl %1,4 oranında daralması öngörülüyor. Bu oranında 2021’de %0,8 büyüme olarak pozitife geçmesi tahmin ediliyor.
Kurum analistleri faiz dışı bütçe fazlasının gayri safi yurt içi hasılaya oranını 2020 için eksi %2,3 olarak tahmin etti. Cari işlemler açığının, gayri safi yurt içi hasılaya oranı ise bu yıl için %2,9, gelecek yıl %2,4 olarak öngörüldü.
Derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings ise Türkiye’nin yaşadığı koronavirüs risklerinin küresel finansal bozulmadan kaynaklandığını bildirmişti. Dış finansman ihtiyacının büyüklüğü burada da karşımıza çıkarken, küresel piyasa algısındaki bozulmanın kırılganlığı artırdığı söylendi.