
İktisatçı Mahfi Eğilmez, “Sanayici işlerin kötü gittiğinden yakınıyor, TÜİK ise ciddi bir ikinci çeyrek büyümesi açıklıyor. Hangisi Doğru?” değerlendirmesiyle yeni yazısını paylaştı.
Hafta başında açıklanan resmi veriler, Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 1,6 yıllık bazda ise yüzde 4,8 büyüdüğünü gösterirken iki okuma da beklentileri aştı.
Takvim etkilerinden arındırılmış GSYH büyüme oranı da yüzde 4,6 olarak açıklandı. Eğilmez, GSYH detaylarını şöyle aktardı:
Bu gerçekleşmeler en iyimser beklentilerin bile üzerinde görünüyor. TÜİK, geçmişe dönük revizyonların sonuçlarını da açıkladı. Buna göre ilk çeyrek büyümesi yüzde 2’den 2,3’e yükselmiş oldu. Bu durumda son dört çeyreğin ortalaması yüzde 3 çıkıyor. Yüzde 4,8’lik ikinci çeyrek büyüme oranına katkılarda ilk sırayı inşaat sektörü alıyor (yüzde 10,9). Onu yüzde 7,1 ile iletişim faaliyetleri, yüzde 6,1 ile sanayi sektörü, yüzde 5,6 ile ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri izliyor. Büyümeye harcamalar açısından bakarsak en önemli katkının gayrisafi sabit sermaye oluşumundan, daha bilinen ifadesiyle yatırımlardan (yüzde 8,8) ve hane halklarının nihai tüketim harcamalarından (yüzde 5,1) geldiğini görüyoruz. Mal ve hizmet ihracatı yüzde 1,7 artarken ithalat yüzde 8,8 artış göstermiş görünüyor.
Ünlü ekonomist ardından buraya kadar anlattıklarındaki 3 tuhaflığı açıkladı.
- Sanayi sektörü verileri:
GSYH hesabında sanayi sektörü ikinci çeyrekte yüzde 6,1 büyümüş gözüküyor. Ancak mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) sadece yüzde 0,2 büyüme gösteriyor ve kapasite kullanım oranları düşüş eğiliminde. Bu nedenle sanayicilerin düşük büyüme şikâyetleri haksız görünmüyor.
- İnşaat sektörü verileri:
GSYH hesabında inşaat sektörü ikinci çeyreğe yüzde 10,9 katkı yapmış görünüyor. Ancak İnşaat Üretim Endeksi (İÜE) artışı buna uymuyor; sektör temsilcileri ve endeks verileri böyle yüksek bir büyümeyi göstermiyor.
- Dış ticaretin katkısı:
İhracat sadece yüzde 1,7 artarken, ithalat yüzde 8,8 artmış. Genel olarak ihracat GSYH’ye pozitif, ithalat negatif katkı yapar. Türkiye gibi üretimde ithal malı yoğun kullanılan ülkelerde ise yüksek ithalatın da GSYH büyümesine pozitif katkı yaptığı kabul ediliyor, bu durum veri yorumunu karmaşıklaştırıyor.
Eğilmez’in yazısı şöyle sona eriyor:
“Yalnızca bu verilere bakılarak kesin bir yargıya varmak çok doğru olmasa da bu veriler bize ya bu büyüme oranlarının ya da sanayicilerin ve inşaat sektörü temsilcilerinin şikâyetlerinin doğru olmadığını söylüyor.”