Hindistan rupisi bugün dolar karşısında 90’ın üzerine çıkarak tüm zamanların en düşük seviyesine geriledi. Son dönemdeki kayıplarını sürdüren rupideki baskılar, ABD ile ticaret anlaşmasının imzalanmasındaki gecikmeyle yönlendirildi.
Hindistan’ın cari açığı ve dış çıkışların baskısı altında kalan rupi, bu yıl Asya’nın en kötü döviz performanslarından birini sergiledi. Yeni Delhi’nin Washington ile erken dönemdeki ticaret görüşmeleri, yabancı sermayenin dünyanın beşinci büyük ekonomisine akacağı konusunda iyimserlik yarattı ve rupinin Mayıs ayında dolar karşısında yaklaşık altı aylık en yüksek seviyesi olan 83,75’e ulaşmasına yardım etti.
Ancak ticaret görüşmelerindeki aksaklıklar ve zayıf şirket kazançları, yabancı yatırımcıların bu yıl şimdiye kadar 16 milyar doların üzerinde Hindistan hissesini satmasına neden oldu.
HDFC Securities analisti Dilip Parmar, AFP’ye yaptığı açıklamada, rupinin düşüşünün “her şeyden önce” bir “arz-talep dengesizliği” olduğunu ve yabancı fon çıkışlarının ve ticaret anlaşmalarındaki belirsizliğin yangına körükle gittiğini söyledi.
Ancak Parmar, bir diğer önemli faktörün de Hindistan Merkez Bankası’nın “büyük ve etkili” bir müdahalesinin olmaması olduğunu ekledi.
Analistler, Hindistan Merkez Bankası’nın (RBI) bu yıl zaman zaman önemli seviyeleri desteklemek için agresif dolar satışlarıyla rupiyi savunduğunu, ancak son zamanlarda döviz kuruna daha fazla esneklik sağladığını söylüyor.
SAMCO Securities araştırma analisti Raj Gaikar, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Mevcut makroekonomik ortamda belirli bir seviyeyi savunmak maliyetli ve verimsiz olacaktır. Enflasyonun önceki beklentilerin oldukça altında seyretmesiyle birlikte, politika önceliği yapay bir çizgiyi korumak için rezerv harcamak yerine büyümeyi desteklemeye kaydı.” dedi.
Gaikar, merkez bankasının temel göstergelerden kaynaklanan bir eğilimi tersine çevirmek için değil, yalnızca oynaklığı azaltmak için müdahale ettiğini de sözlerine ekledi.
Rupi’nin 88-92 aralığında sabitlenmesini beklediğini belirterek, “Bu daha müdahalesiz yaklaşım, sembolik seviyelerin katı bir şekilde savunulması yerine piyasa odaklı bir rejime geçişi işaret ediyor” ifadelerini ekledi.