Kendine güveni olmayan, gülümsemeyen, omuzları düşmüş, endişeli, mutsuz, karamsar ve daha nice olumsuz özelliğe sahip kişilikler… Evet, negatif insanlardan bahsediyorum. Hayatta her zaman bardağın boş tarafını gören, uzaktan bakıldığında tüm dünyanın yükünü taşıyormuş gibi duran; ama aslında elle tutulur hiçbir derdi olmayan müzmin mutsuzlar! Bahsettiğim insanlardan ne kadar çok var hepimiz biliyoruz, değil mi? Muhtemelen siz de mutsuzlukları kronik bir hal alan bu insanların nasıl olup da hayatta kalabildiklerini merak ediyorsunuz! Belki bu cümleleri okurken, yan masanızda turan takım arkadaşınızı düşünmeden edemiyorsunuz. Belki de aklınıza ilk gelen en yakın arkadaşınız oluyor. Peki, ya kendinizi hiç düşünüyor musunuz? Yani belki başkalarının aklına ilk gelecek kişi de sizsiniz. Demek istiyorum ki belki siz de başlı başına bir olumsuzluk abidesisiniz ama bunun farkında değilsiniz. Efendim, biraz ağır mı oldu?
Kendinizi hiçbir zaman olumsuz bir insan olarak nitelendirmemiş olabilirsiniz. Hatta olumsuzluğun uzağınızdan geçmediğini bile düşünebilirsiniz. Ama zaten çoğu negatif kişi “olumsuzluk benim diğer adım” diyerek bunu tüm dünyaya ilan etmez. Onu bırakın, negatif insanların neredeyse hiçbiri bunu kendine bile itiraf edemez. Ama aşağıdaki maddeler sayesinde bu durum bir son bulacak. Çünkü birazdan (şayet öyleyseniz!) olumsuz olduğunuzu size kanıtlayacak işaretlerin neler olduğunu göreceksiniz. Belki de bu sayede hatalı olduğunuz noktaları öğrenerek yeni bir başlangıç yapma fırsatı yakalamış olacaksınız. İsterseniz, hemen başlayalım:
Sürekli Endişelisiniz
Evet, sürekli endişe içindesiniz. Yalnız başınıza kalmanız ya da insanlarla birlikte olmanız gamlı baykuşluk yapmanıza engel olamıyor. Gelecek hakkında hep olumsuz düşünüyor ve bunu yaparken başkalarının ümitlerini de kırıyorsunuz. Sadece kendi yaşamanızla ilgili değil, en yakınlarınızla ilgili olarak da yersiz endişeler içine giriyorsunuz. İşte olumsuz bir insan olduğunuzu gösteren en açık işaretlerden bir tanesi bu, hadi diğerine geçelim.
Anlatıyor, Anlatıyor ve Yine Anlatıyorsunuz…
Kendi hayatınıza bakmadan, etrafınızdakilere ne yapmaları gerektiği hakkında tavsiyeler veriyorsunuz. Bunlar genellikle tavsiyeden ziyade birer yaptırımmış gibi algılanıyor. Çünkü bilerek ya da bilmeyerek insanlara bu hissiyatı veriyorsunuz. Uzun lafın kısası, kendi yaptığınız hataları görmeyerek insanlara bilmiş bilmiş konuşuyorsunuz ve bu sizi gerçekten itici bir insan haline getiriyor.
Ketumsunuz!
Bir ortama giriyor ve hep yalnız kalıyorsunuz, bunun nedeni ketumluğunuz olabilir. Çünkü siz öyle olduğunu bilmeseniz bile ketumluktan hoşlanıyorsunuz. Ya da kafanızda yazdığınız senaryolardan dolayı insanlara içinizi açmaktan korkuyorsunuz. Yeni tanıştığınız birine hakkınızda olabildiğince az bilgi vermeye çalışıyor, insanların hakkınızdaki bilgileri yine size karşı bir silah olarak kullanmalarından korkuyorsunuz. İşte bu nedenden dolayı başkaları tarafından “sıkıcı” olarak nitelendiriliyor ve kendinizi yalnızlığa mahkum ediyorsunuz.
Karamsarsınız!
Karamsarlığı adeta hayat felsefeniz olarak kabul etmişsiniz. Gökyüzünde bir iki tane kara bulut görmeniz sizin için büyük bir fırtına çıkacağı anlamına geliyor. Neredeyse her gününüz olabilecek kötü şeyleri düşünmekle geçiyor. Karşınıza çıkan küçücük bir problem karşısında bile kendinizi dünyanın en bahtsız insanı gibi hissediyor, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Oysaki kafanızın içinde olan o kara düşünceler, sadece sizden kaynaklanıyor. Baksanıza, insanlar hala güneşin tadını çıkartırken; siz evinize girmiş fırtınanın çıkmasını bekliyorsunuz. Çünkü siz kendinizi daha şimşeği görmeden gök gürültülerini duymaya hazırlamışsınız.
Üçüncü Sayfa Haberlerinden Vazgeçemiyorsunuz!
Duyduğunuz kötü bir haberi başkalarına da anlatmak istiyorsunuz. “Geçen günkü şu korkunç haberi duydun mu…” gibi cümleleri neredeyse her gün kullanıyorsunuz. Gazeteyi elinize aldığınızda gözleriniz hep 3. sayfa haberlerinde takılı kalıyor. Uzun lafın kısası; olumsuzluğunuz, okuduğunuz haberlere bile yansıyor. Bu şekilde belki de ne kadar haklı olduğunuzu görmek, dünyanın sizin düşündüğünüz kadar kötü olduğunu tekrar tekrar duymak istiyorsunuz.
Buluttan Nem Kapıyorsunuz!
İnsanların sadece olumsuz eleştirilerine değil, iltifatlarına bile katlanamıyorsunuz. Yanınızda yapılan şakaları kendi üzerinize alıyor, o ortamı anında terk ediyorsunuz. Mesela, kalabalık bir grup içindesiniz. Biri kısa boylular hakkında bir şaka yaptı. Sizinle hiç alakası olmayan bu şakadan bile alınıyorsunuz. Çünkü boyunuz çok da uzun değil. Oysaki dünya sadece sizin etrafınızda dönmüyor ve yapılan tüm şakalar size laf sokma çabasıyla yapılmıyor.
Şikayetler, Şikayetler!
Her şeyden ve herkesten şikayet ediyorsunuz. Karşınıza çıkan her durumun olumsuz tarafını iğneyle arasanız bile bir şekilde buluyor ve bunu insanların gözüne gözüne sokuyorsunuz. Şikayet etmeyi kendinize adeta görev edinmişsiniz. Kötü havadan, anlayışsız patrondan, yoğun trafikten, aldatması muhtemel olan sevgiliden, burnunuzda çıkan sivilceden, kısacası abartısız her şeyden şikayet ediyorsunuz ve bu sizi bir kat daha çekilmez kılıyor.
Sınırlarınızın Dışına Çıkmıyorsunuz!
Kendinizi küçük kafes dünyanıza hapsediyor ve olası tüm tehlikelerden bu şekilde korunduğunuzu düşünüyorsunuz. Ne yeni yerler görmekten ne yeni insanlarla tanışmaktan ne de yeni başlangıçlar yapmaktan hoşlanmıyorsunuz. Rutininizin dışındaki her şeyin size zarar vereceğini düşünüyorsunuz. İşte bu düşünceniz nedeniyle hiçbir zaman diğer insanların nasıl bu kadar mutlu ve başarılı olduklarını anlayamayacaksınız.
“Ama” ile Başlayan O Klişe Cümleler!
Evet, bazen insanlara iltifat edebiliyorsunuz ya da bulunduğunuz durumdan hoşnut olabiliyorsunuz. Ancak bu sadece o sıralı cümlenizin ikinci kısmına kadar sürüyor. Çünkü olumlu başladığınız bir cümleyi mutlaka ama mutlaka olumsuzlukla bitiriyorsunuz. Mesela; “ne kadar güzel bir gün, ama keşke yüzmeye değil de kamp yapmaya gitseydik” veya “yemekler çok güzeldi, eline sağlık; ama çok tuzlu olmuş” gibi…
Başarısızsınız!
Ne iş hayatınızda ne de özel hayatınızda istediğiniz başarıyı yakalayamıyorsunuz. Takım arkadaşlarınızın başarılarını kıskanıyor, başka insanların aile yaşantılarına imrenerek bakıyorsunuz. Oysaki bu durumun tek kaynağı sizsiniz. Evet, başarısız olmanızın başka bir çok nedeni olabilir; ancak olumsuzluk bunların içinde en önemli olanıdır. Bilginize!
Ruh Emicisiniz!
Kendi enerjinizin düşüklüğü yetmiyormuş gibi bir de başkalarının enerjilerini sömürüyorsunuz. Adeta bir kara delik gibi etrafınızdaki pozitif düşünceleri içinize çekiyor, kendinizle birlikte başkalarınız da mutsuz etmekten gizli bir keyif alıyorsunuz. İşte tam da bu nedenle, genellikle “ne haliniz varsa görüyor” başkaları tarafından kendi kötü enerjinizle baş başa bırakılıyorsunuz.
Geleceğe Dair Plan Yapmak Size Heyecan Vermiyor!
İster iş hayatınızda olsun ister özel hayatınızda! Geleceğe dair planlar yapmak size hiç ama hiç heyecan vermiyor. Önünüzdeki sene ev alabilecek olmanız size sıradan bir şeymiş gibi geliyor veya şirketinizin kayda değer başarı yakalaması sizin havalara uçmanızı sağlayamıyor. Çünkü gelecek sizin için sadece olabilecek kötü şeylerden ibaret. Ev aldığınızda yaşayabileceğiniz finansal sorunlardan, şirketiniz çok başarılı olduğunda işten çıkartılma riskiyle karşı karşıya kalabileceğinizden ve bunlar gibi daha pek çok yersiz endişeden oluşuyor geleceğiniz.
Güzellikleri Görme Konusunda Rekor Kıracak Kadar Yeteneksizsiniz!
Etrafınızdaki güzelliklere karşı kendinizi kapatmışsınız. Algıda seçiciliğinizi mükemmel bir biçimde konuşturuyor ve her şeyin kötü tarafını bulup, algılarınızı sadece onlara karşı açıyorsunuz. Sahip olduklarınızın değerini anlamıyor, o kara gözlükleriniz yüzünden güneşin ne kadar parlak olduğunu göremiyorsunuz. Anlayacağınız, bu hayattaki güzellikleri görme konusunda rekor kıracak kadar yeteneksizsiniz!
Korkaksınız!
Mutlu olmaktan adeta korkuyorsunuz. Alışmış olduğunuz kötü hayat size kendinizi bir anlamda iyi hissettiriyor. Çünkü mutlu olursanız, bunun elinizden alınacağını düşünüyor ve eskisinden daha da kötü duruma düşeceğinizi sanıyorsunuz. Oysaki içinde olduğunuz hayat en az sizin kadar kanlı canlı ve ondan korktuğunuzu anladığı takdirde üstünüze gelmekten çekinmez. İşte başınızın üstündeki kara bulutlar belki de bu nedenden dolayı hiçbir zaman dağılmayacak.
Bol Bol Rötar Yapıyorsunuz!
Önünüzdeki bir hafta içinde tek bir yağmur damlası olmamasına rağmen, siz yine de rötar yapıyorsunuz. Her şeyi erteliyor, bugün olması gerekeni yarın yapacağınızı söylüyor ve yapamadığınız şeyler için kendinize bol bol bahane üretiyorsunuz. İnsanlara hazır olmayı beklediğinizi söylüyorsunuz belki; ama üzgünüm, bunun için bir şey yapmazsanız hiçbir zaman hazır olamayacaksınız.
SONUÇ: Hayattan Keyif Almayı Bilmiyorsunuz!
Hem mutlu insanların nasıl bu kadar mutlu olabildiklerini merak ediyor hem de bunun için hiçbir adım atmıyorsunuz. Etrafınızdaki güzel şeylerin farkına varabilmek için hiç çaba harcamıyorsunuz. Bacaklarınıza sürtünen küçük bir kedinin kıyafetinizi pislettiğini düşünüyor, şemsiyeniz yokken yağan yağmura küfrediyorsunuz. Oysaki insan her durumdan kendini mutlu edecek bir şey çıkartabilmeli, hayatın her zaman iyi ya da her zaman kötü olmayacağını anlayabilmeli. İşte ancak o zaman gerçekten mutlu olunabilir. Bu yazıyı okuyanlara verebileceğim naçizane tavsiye de budur.
Hayatın her zaman iyi ve kötü yanları olduğunu bilin. Sürekli gülen ve hiç derdi yokmuş gibi görünen insanların da koca koca dertleri olduğunu anlayın. Hayatın kötü yüzünün sadece sizin için görünür olduğunu düşünmeyin. Emin olun, dünyadaki herkesin kendine göre dertleri var. Sizin düşündüğünüzden çok daha kötü hayatlar yaşayan insanlar hala gülebilirken, takındığınız bu tavır sadece şımarıklık olarak adlandırılabilir. Bu nedenle, mızmız bir çocuk olmaktan vazgeçmeli ve büyümek için çaba harcamaya başlamalısınız.
Yanlış bazıları ama çoğu birebir doğru
Bir nevi doğru bir nevi yanlış bazıları
Mantıklı bu yazı bir nevi bir taraftan bazıları yanlış
Size katılıyorum, karamsar birisi. Empati yapmamak için, sevgi, ilgi ve anlayışı göstermemek için yazılıyor bunlar.
Çok yanlış eleştiri yapılmış Karamsarlara karşı. Hayatta yaşayacak güzel şey yok denecek kadar az
İnsanı akşam akşam ayar etmeyin. Herkes iyimser olmak zorunda değil lan azcık kalıbınızın adamı olun sikicem eleştirinizi karamsarlar niye korkak oluyor götverenler iyimserler hep iyiyi düşünürler çok mutlular ya sorun yokmuşcasına hep gülümserler rol yaparlar. İyiler falan kazanmayacak unutun şunu.