Patronların beklentileri, eşlerin sevgililerin istekleri, ailelerin baskıları, çocukların arzuları… Siz de bazen hayatınızın sizden başka herkese ait olduğunu düşünüyor musunuz? Tıpkı başrol oynaması gereken bir oyuncuya figüranlık rolü verilmiş gibi, kendi yaşamınızı bir yabancı gibi uzaktan mı izliyorsunuz? O zaman bu önerilere kulak asın.
Doğru yerdesiniz çünkü bugün yeni kapılar açmanızı sağlayacak bazı önerilerden bahsedeceğiz. Yani çağımızın en büyük sorunlarından biri olan esir olmaktan nasıl kurtulabileceğiniz hakkında çözüm vaat eden tavsiyelerden konuşacağız. Belki de farkına bile varmadan başkalarının eline vermiş olduğunuz yaşam dizginlerinizi nasıl geri almanız gerekiyor, özgürlüğünüzü nasıl tekrar kazanabilirsiniz, işte bu soruları tek tek cevaplamaya çalışacağız. Eğer gerçekten hayatınızı kumanda eden kişi siz olmak istiyorsanız, bu önerileri dikkate alırsınız.
Yaşantınızın üzerinde söz sahibi olan tek kişi olmak için bunu yapmanız gerekiyor çünkü. İnsanların istedikleri yöne doğru sizi kolunuzdan bacağınızdan çekiştirmesinin önüne geçmek için onlara direnmeniz lazım. Kendinizi bir kez bıraktığınız zaman, baskılara bir kez evet dediğiniz zaman, etrafınızdaki herkes zayıf noktanızı görür ve küçücük de olsa bu çatlak hayatınızı çalmak isteyen insanlar için bir saldırı noktası olur. Ama benim bunları size anlatmama gerek yok. Çünkü siz bu durumların yaşanmasına ya izin vermeyecek ya da yaşanılanları düzelteceksiniz. İşte aşağıdaki öneriler de hayatınızı geri almak için atacağınız bu adımda sizi destekleyecek unsurlar olarak her zaman yanınızda olacaklar.
Bundan sonra; “kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum,” dememek için yapmanız veya dikkate almanız gerekenler:
Gücünüzün Yettiği Bir Yaşam Tarzınız Olsun!
Yeni bir başlangıç yapmak ve kronikleşmiş mutsuzluğunuzdan kurtulmak istiyorsanız; öncelikle yapmanız gereken şey, yaşam tarzınızı gözden geçirmek. Yani gerçekten size uygun olan yaşamı mı yaşıyorsunuz? Yoksa kapasitenizin çok üzerine çıkıp kendinizi boş yere strese mi sokuyorsunuz? Çünkü kaldıramayacağınızdan fazla yükümlülük altına girdiğiniz takdirde, mutlu olmanız imkansızlaşır.
Ayrıca burada gücünüzün yettiği derken hem maddi hem de manevi anlamda güçten bahsettiğimi bilmelisiniz. Çünkü elde ettiğiniz kazancı aşarak lüks bir hayat yaşamaya çalışmanız da size uygun olmayan hayatı yaşamanız anlamına geliyor. Aynı şekilde manevi anlamda da gücünüzün çok üzerine çıkmaya çalışmanız, alabileceğinizden daha fazla sorumluluk almanız da ruhsal açıdan sizi çökertecektir. İşte bu nedenlerden dolayı, hayatınızı her açıdan gözden geçirerek eğer varsa yapmanız gereken değişiklikleri bir an önce yapmaya başlamalısınız.
Hayatın Size Cevap Verdiğini Unutmayın!
Her hareketinizin, her adımınızın bir karşılığı olacağını unutmamalısınız. Hayatın en az sizin kadar kanlı canlı olduğunu ve etkilerinize karşı her zaman bir tepki vereceğini bilmelisiniz. Kendinizi ne kadar kötü hisseder, hayata ne gözle bakarsanız, hayat da size aynı şekilde davranacaktır. Buna ne derseniz deyin. İsterseniz enerjilerin gücü, isterseniz de yaşamın gizli formülü olarak düşünün. Sonuçta adı ne olursa olsun, hayatın her zaman size verecek bir cevabı olacaktır. Bu cevabın sizin hayata yaklaşımınızdan çok daha güzel ya da çok daha kötü olabileceğini bilmelisiniz. Örneğin; siz sadece gülümsersiniz, ama o size koca bir dünyanın kapılarını aralar. Aynı şekilde ufak bir mutsuzluğunuz dünyanın size cehennemden farksız görünmesine neden olabilir. Bu nedenle bakış açınızı her zaman düşünerek ve bir karşılık geleceğini bilerek belirleyin.
Sağlıklı Bir Yaşama Merhaba Deyin!
Çünkü ruhsal durumunuzla sağlığınız arasında doğrusal bir ilişki vardır. Siz farkında olmasanız bile beslenme biçiminiz, uyku düzeniniz ve diğer yaşamsal faaliyetleriniz fiziksel gücünüzün yanı sıra ruhsal gücünüzü de etkiler. Sağlığınıza ne kadar dikkat ederseniz, zorluklar karşısında o kadar sağlam durabilir; aynı şekilde özel ve iş yaşamınızda o kadar başarılı olabilirsiniz. Bu nedenle sağlıklı yaşamın önemini küçümsemeyin ve kendinize bir takım kurallar koymaya başlayın. Spor yapmaya başlayın, hazır gıdalardan uzak durun, uyku düzeninize dikkat edin ve vücudunuza gösterdiğiniz özenin size mutluluk olarak geri dönmesini bekleyin.
Hem Evinizi Hem Hayatınızı Derleyip Toparlayın!
Hayatınızda kayda değer değişiklik yapmak istiyorsanız, yapmanız gereken bir diğer şey de bu olmalı. Evinizden başlayarak hayatınızdaki tüm dağınıklıklardan ve gereksizliklerden kurtulmalısınız. Örneğin, kullanmadığınız bütün eşyalardan kurtularak buna başlayabilirsiniz. Eskiye dair olup da üzerinizde kötü etkileri olan hatıralardan, kenarda köşede kalmış kullanılmayan bütün eşyalardan bir bir kurtulmalısınız. Emin olun, yaşam alanınızdaki fazlalıklardan kurtuldukça kendinizi çok daha iyi hissetmeye başlayacaksınız.
Evinizi hallettikten sonra hayatınızdaki diğer fazlalıklardan kurtulmaya başlamalısınız. Sizi eleştirmekten başka hiçbir şey yapmayan negatif arkadaşlarınızdan, uzun süredir bir anlaşmaya varamadığınız uzatmalı sevgilinizden, diken üstünde çalıştığınız gerilimli işinizden, artık ne kadar fazlalık varsa hepsinden tek tek kurtulmalısınız. Bu genel temizliğin size kendinizi kuşlar kadar özgür hissettireceğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Tutkularınızdan Asla Vazgeçmeyin!
Tabii, önce tutkunuzun ne olduğunu bulmanız gerekiyor. Çünkü siz olmadığını düşünseniz bile emin olun ki herkesin bir tutkusu vardır. Örneğin; avukatlık yapıyorsunuz, ama her zaman ünlü bir yazar olmak istediniz. O zaman bunun için bir şeyler yapın. Ya da babanızın işinin başında duruyorsunuz, ama yapmak istediğiniz şeyle bu işin uzaktan yakından alakası yok. Kısacası tutkularınızın peşinden gidebilmek için hayatınızı değiştirmeniz gerekiyorsa bunu yapın. Yani bu kez mantığınızı susturun ve kalbinizin sesini dinleyin. İzin verin, sizinki de şarkı söyleyen mutlu ruhlardan biri olabilsin.
Dürüst Olun ve Reddetmeyi Öğrenin!
Artık başkalarının oyuncağı olmaktan sıkıldıysanız, insanlara belli sınırlar koymayı öğrenmelisiniz. Sınırını aşan herkese “hayır” diyebilmeli ve etrafınızdaki herkese güçlü bir karakteriniz olduğunu göstermelisiniz. Hayatınızın bir oyun hamuru olmadığını ve ona istedikleri gibi şekil veremeyeceklerini en yakınlarınız da dahil istisnasız herkese kanıtlamalısınız. Çünkü bu sizin hayatınız! Anneniz de olsa eşiniz de olsa hiç kimse size istemediğiniz bir şey yaptıramamalı. İşte buna yürekten inanarak, ipleri elinize almalısınız. Emin olun, bu şekilde hem kendinize güveninizi geri kazanacak hem de başkalarının size çok daha fazla saygı duymasını sağlamış olacaksınız.
“Norm mu? O da Neymiş?” Diyebilin!
Hayatınızı “başkaları ne der” korkusuyla yaşıyorsanız, yaşamınızı bir bakıma “topluma mal etmiş” olduğunuzu da bilmelisiniz. İşte bunun önüne geçmek için, sosyal normları hayatınızın odak noktasından çıkarmalısınız. Elbette, uymanız gereken bazı kurallar var, buna zaten sözüm yok. Ancak her adımınızı toplumsal yargıları düşünerek atıyorsanız orada bir sıkıntı var demektir. Bu nedenle; karar verirken kalıpları bir kenara bırakmayı öğrenmelisiniz Özgürlüğünüzü ön plana almalı ve yeri geldiğinde tabuları yıkmanın keyfini çıkartmalısınız.
Mutlu Olmak için Çaba Harcayın!
“Hayat çok kötü, hiçbir şeyden keyif alamıyorum” derseniz, doğal olarak mutlu olmazsınız. Bu enedenle, gülümseyebilmek için çaba harcayın. Siz mutlu insanların mutlu olma yeteneğiyle bu dünyaya geldiğini mi sanıyorsunuz? Emin olun onlar da zaman zaman karamsarlığa kapılıyor, onlar için de hayat bazen çok zor oluyor. Ama onlar bununla mücadele etmeleri gerektiğini biliyorlar. Canları sıkkın diye karaları bağlamıyor, bunun yerine inadına daha çok gülmek için bir şeyler yapıyorlar. Bu nedenle öncelikle nelerin sizi mutlu ettiğini bulmalısınız.
Sevdiğiniz biriyle zaman geçirmek mi ruh halinize iyi gelir, yoksa tek başınıza kalıp biraz düşünmek mi? Kalabalık ortamlara girmekten mi daha çok keyif alırsınız, yoksa doğayla iç içe olmaktan mı? Kitap okumak, farklı dünyalara açılmak mı size daha iyi hissettirir, yoksa kendinizi müziğin iyileştirici gücüne bırak mı? İşte bunları düşünerek siz de mutlu olmak için çaba harcamayı denemelisiniz. Zira bu devirde mutluluk insana altın tepsiler içinde sunulmuyor.
İstediğiniz İşi Yaptığınızdan Emin Olun!
Yukarıda ne demiştik? Hayatınızın dizginlerini elinize almanın vakti geldiğini! Evet, bununun için yapmanız gereken şeylerden bir tanesi de hayatınızı nasıl kazandığınızı tekrar düşünmek. Gerçekten istediğiniz işi yapıyor musunuz, buna karar vermek. Çünkü günümüzün en büyük sorunlarından bir tanesi de insanların kendilerini nefret ettikleri işlerde çalışmak zorunda hissetmeleridir. Oysaki kimsenin böyle bir zorunluluğu yok! Belki gençliğinizde ailenizin zoruyla ya da garanti iş bulma düşüncesiyle size göre olmayan bir bölüm okumuş olabilirsiniz. Tıpkı kan görmeye dayanamayan bir hemşire gibi! Tıpkı öğrencilerine laf anlatmaktan nefret eden bir öğretmen gibi!
Eğer siz de doğru işte çalışmadığınızı düşünüyorsanız, hayatınızda keskin bir değişiklik yapmanız gerektiğini bilmelisiniz. Çünkü özel hayatınız ne kadar yolunda olursa olsun, mutlu olmak için ne kadar çaba harcarsanız harcayın, istemediğiniz bir işte çalışıyorsanız bir tarafınız her zaman eksik kalır. Bu nedenle; size uygun olan işi bulmak için çaba harcamalı, bunun riskli olduğunu düşünüp geri adım atmamalısınız. Unutmayın ki hiç risk almamak, bazen risk almaktan çok daha fazla şey kaybettirir.
Başkalarını Değil Kendinizi Suçlayın!
Hayatınızdaki her şey kötüye gittiği için başkalarını suçlamaktan vazgeçin ve kendinizi suçlayın. Çünkü yaşanılanların tek sorumlusu sizsiniz. Büyük ihtimalle şimdi “ben değilim, başkaları yüzünden bu haldeyim” diyeceksiniz. İşte tam da böyle düşündüğünüz için siz suçlusunuz. Neden mi? Aslında nedeni gayet açık ama ben yine de hatırlamanıza yardım edeyim. Siz suçlusunuz, çünkü hayatınızın kontrolünü başkalarının eline veren sizdiniz. Siz suçlusunuz, çünkü başkalarının sizin için seçtiği yoldan yürümeyi tercih ettiniz. Siz suçlusunuz, çünkü yıllardır istemediğiniz bir işte çalışıyorsunuz. Siz suçlusunuz, çünkü kendinizden başka herkesi düşünerek sizi mutsuz eden bir evliliği sürdürmeye uğraştınız. Sanırım yeterince açıklayıcı olmuştur, değil mi?
Sizin anlayacağınız, eğer suçlayacak birini arıyorsanız önce aynaya bakmalısınız. Yaptığınız hataların farkına varmalı ve artık kukla olmaktan vazgeçmelisiniz. Bu arada kendinizi suçlayın dedim diye bu kez de pişmanlık duyarak kendinizi yiyip bitirmeye başlamayın. Sadece yanlışlarınızı anlayın ve ders almayı öğrenin. Hatalarınıza odaklanmak yerine bundan sonra nasıl bir yol çizmeniz gerektiğine, ne yapmanın sizi içine düştüğünüz karanlık çukurdan çıkartacağına yoğunlaşın. Sonuçta kendinizi gerçekten dinleyip içgüdülerinize güvendiğinizde, asıl mutluluğun nerede olduğunu bulacağınızdan emin olabilirsiniz.
Bu süperötesi içten yazılmış, nitelikli ve de cana yakın makaleyi yazdığınız için size çok teşekkür ederim Nesrin Hanım.
“Okumak karanlık dünya görüşünü aydınlatır” derler ya; şu an tam olarak bu sözün doğrulandığına şahidim…
Saygılarımla
Kenan Miroğlu