Japonya ve Güney Kore arasındaki anlaşmazlığı, kaybet-kaybet durumu olarak tanımlayan ekonomist; ABD ile ticaret ortaklarının tarife çekişmesi arasında gelen gerilim hakkında endişe verici açıklamalarda bulundu. Japonya-Güney Kore arasında artan gerilim ticareti aşağıya çekecek yorumlarının üzerine gelen tahminler, Tokyo-Seul savaşını daha da korkutucu şekle büründürdü.
kolayca yatırım yapın
Japonya’nın 2. Dünya Savaşı sırasındaki davranışlarından kaynaklanan siyasi anlaşmazlıklarıyla uzun süredir gündeme gelen iki ülke, bu ayın başlarında yükselen gerilimle küresel ekonominin tehditleri arasına katıldılar.
Nitekim komşular arasındaki tartışma, bu ayın başlarında Japonya’nın ulusal güvenlik kaygılarını gerekçe göstererek Güney Kore’nin yüksek teknoloji endüstrisi için kritik olan malzeme ihracatını kısıtladığında ekonomik bir arenaya dönüştü.Sonuçta Güney Kore ve Japonya, çip ve akıllı telefon ekranları gibi ürünlerin büyük ihracatçıları konumunda ve ikili arasında artan ticaret mücadelesi, küresel teknoloji endüstrisi için yeni bir kötü haber anlamına gelebilir. DBS’nin baş ekonomisti Taimur Baig de bugün verdiği demeçte durumun risklerini vurgulayarak, şu anki gelişmenin küresel ekonomik duyarlılık için rahatsız edici ve yararsız olduğunu söyledi.
ABD ile dünyanın geri kalanı arasındaki ticaret savaşı etrafında zaten çok fazla şeye sahip olduğumuzu savunan Baig, Japonya ve Güney Kore şirketlerinin yıllarını karmaşık tedarik zincirleri inşa etmek için harcadıklarının da üzerini çizdi. Ve dahil olanlar arasında güven ihlal edildiğinde bu tür düzenlemeleri yeniden yapmanın çok zor olacağını aktardı.
Bunun kimseye yardımcı olmadığını dile getiren ekonomist, anlaşmazlığın kaybet-kaybet durumu olduğunu belirtti.Kaldı ki DBS ekonomisti, teknoloji tedarik zincirinde potansiyel bir bozulma konusunda uyarı yapan tek kişi de değildi. Düşünce kuruluşu Korea Economic Institute yöneticilerinden Troy Stangarone, Güney Koreli üreticilerin Japonya’nın ticari kısıtlamaları nedeniyle üretimi kesmeleri durumunda yarı iletken fiyatlarının artabileceğini bildirdi.
Bu da bazı uzmanlara göre yüksek maliyetin tüketicilere aktarılabileceği anlamına geliyordu. Ancak diğer analistler, Japonya’nın önlemlerinden etkilenen şirketlerin bunlarla baş etmenin bir yolunu bulacağını tahmin etti.
Örneğin danışman Jesper Koll, geçen haftaki açıklamasında Japonya’nın kısıtlamalarından etkilenen ürünlerin toplam değerinin 450 milyon doların altında olduğunu söyledi.Ayrıca Japonya daha fazla kısıtlama uygularsa, insanların zorlanacağını fakat genel zararın ufak olacağını öngördü. Stangarone ise Çinli şirketlerin, teknoloji parçalarının tedariğindeki herhangi bir açığı doldurabileceklerini belirtti. Düşünce kuruluşu yöneticisi; “ABD’nin Çin merkezli teknoloji şirketleri çevresinde endişelerini dile getirdiği bir zamanda, Japonya-Kore anlaşmazlığı Çin’in devlet destekli firmalarına kendilerini potansiyel oyuncular olarak kurmaları için pazarda yer açıyor” dedi.
İlaveten Çinli firmaların, Samsung ya da Micron kadar gelişmiş olmasalar da piyasada aksama yaşanması durumunda arz yedeği potansiyeline sahip olduklarını öne sürdü. DBS ekonomisti Baig ise Çin’in Güney Kore’ye büyük bir tedarikçi olarak Japonya’nın yerini alma potansiyeli konusunda daha az iyimser olduğunu belli etti. Şüphelerine gerekçe olarak da Çin’in bu tedarik zincirlerini yeniden icat edemeyeceğini ve Çin bile olsa onları kolayca yeniden ayarlayamayacağını gösterdi.