
Ekonomistler son günlerde sıklıkla Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisinden uzaklaştığını ve bunun tehlike anlamına geldiğini belirtiyor. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali de bu konunun önemine değinerek, serbest piyasa ekonomisinin bütün dinamiklerine sonuna kadar bağlı kalınması gerektiğini söyledi.
Gaziantep Sanayi Odası’nın Mayıs ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan Bali, kısa dönemde istediğimiz sonuçlara ulaşamıyoruz diye biraz meşakkatli olabilecek yoldan hemen vazgeçilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Adnan Bali, serbest piyasanın bolluk ve bereket anlamına geldiğini söyledi.Buna tam tersi şekilde piyasaya kontrol getirilmesinin; kısıt, darlık ve bereketsizlik anlamına geldiğine değinen Bali, “Çünkü gerçekte olmayabilecek talepleri uyarır, fiili hale getirir. Bir şeyin kısıtlı olduğu, olabileceği hissini verdiğiniz andan itibaren insan organizması dahi savunma refleksiyle bunu ihtiyacının üzerinde talep etmeye başlar.” cümlesiyle durumun açıklamasını yaptı.
Bazı durumlarda farklı uygulamaların hemen sonuç vermeyebileceğini, pratik olmasına rağmen kalıcı olmayacağını anlattı. Bu nedenle serbest piyasa ekonomisinin tüm dinamiklerine sonuna kadar bağlı kalınması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin yıllık büyümesinin en az %5 olması gerektiğini fakat bunun için yeterli kaynağın olmadığını açıkladı.Ekonomide büyüme sağlamak için dış kaynak kullandığımızı, iç tasarrufun büyümeye yetmeyeceğini söyleyen Adnan Bali, bizden veya dışarıdan kaynaklanan nedenlerle kaynak sıkıntısı yaşandığında, büyümenin doğrudan tehlikeye girdiğini anlattı.
Daha önceki yıllardaki hızlı büyüme zamanlarında da muhakkak döviz açığı ve dış kaynak sorunu yaşandığını ekledi. Dış kaynağa bağlı olmaktan kurtulmak için iç tasarruf hadlerini artırmak zorunda olduğumuzu dile getiren Bali, bunun için çok özel çaba sarf etmemiz gerektiğini aktardı.
İş dünyasında kredi nasıl kullanılıyorsa, bizim de ülke olarak dış finansmanı o şekilde kullanmamız ve maliyetinden daha yüksek getiri sağlamamız gerektiğini söyledi. Tüm bunların gerçekleşmesi için de; istikrar, güven ve geleceğe dair öngörülebilirliğin olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Devlet tarafından verilen teşviklerin, geri kalana değil ileriye gidecek projelere verilmesi gerektiğini söyledi.İş yapma endeksinde daha üst sıralara çıkabilmemiz için hukuk, teknoloji, vergi ve teşvik sisteminde gereken tüm düzenlemelerin yapılması gerektiğini anlattı. Ülkede ekonomik kriz yaşandığı yönünde çıkan söylemlere sert bir dille yanıt veren Adnan Bali, kriz arayanların 2001 yılına bakmalarını istedi. Şu anda bütçe açığının milli gelire oranla %2 civarında olduğunu, 2001 krizinde ise bu oranın 10 katından da fazla olduğunu anımsattı.
Günümüzde bankacılık sisteminde açık pozisyon olmadığını, 2001’de ise özkaynağının 3,5 katı kadar açık pozisyon olduğunu söyleyerek; “Reel sektör ile hane halkını bir bacak, bankacılık sistemini bir bacak, kamuyu bir bacak olarak düşündüğünüzde, 2001 krizinde iki bacağın ikisi de tamamen çökmüştü.“ şeklinde açıklamada bulundu.
Hep birlikte uğraşıp çalışarak olumluyu ve pozitifi çoğaltmamız gerektiğini altını çizdi.2001 ekonomik krizinde %30 seviyelerinde olan sorunlu kredilerin şimdi %4 civarında olduğunu, %16 olan bankacılık sistemi rasyosunun ise o dönemde adının bile geçmediğini söyledi. Şu anda da sorunlarımız olduğunu dile getiren Adnan Bali, çok fazla borçlanmış, kaldıraç kullanmış bir ülke olmamıza rağmen, bunların yönetilebilir durumlar olduğunu, bu nedenle önceliklerimizi belirleyerek işe koyulmamız gerektiğini kaydetti.
Kamu ve finans açısından da çok farklı imkanlara sahip olan Türkiye’de hep birlikte çalışarak olumu işleri artırmamız gerektiğini ifade etti. Bankalar olarak kendi iş muhataplarının ödemelerinde esnek gösterilmesi ve imkan tanınması gerektiğini ekledi.