
Nisan ayında GSYİH’de yüzde 20,4’lük rekor daralma kaydeden İngiltere, bugün perakende satışlarının yanında kamu borcu rakamlarını da açıkladı. Mayıs ayı satışları yüzde 12 ile Nisan’daki rekor gerilemenin ardından toparlanma gösterse de ülke aynı başarıyı kamu borcu cephesinde gösteremedi.
Verilere göre Birleşik Krallık borcu, koronavirüs nedeniyle 57 yıl içinde ilk kez GSYİH‘yi aştı. Kamu sektörü borcu geçen ayın sonunda iki trilyon sterlin seviyesinin altında, yani GSYİH’nin yüzde 100,9’u seviyesinde gerçekleşti.
1,9 trilyon sterlin olan kasvetli noktaya ulaşılmasının ardında ise hükümetin ay boyunca 55,2 milyar sterlin borç almak zorunda kalması vardı.
İngiltere’nin kamu bankaları hariç kamu borcu, geçen Mayıs’ın dokuz katına ulaştı ve rakam kayıtların tutulmaya başladığı 1993’ten bu yana en yüksek rakam oldu.Borç en son 1963 yılında tüm ekonomiden daha büyük olurken, ONS verileri kilitlemenin iş ve kamu maliyesine zararının boyutunu gözler önüne serdi. Hükümet şimdi sadece son iki ayda 100 milyar sterlinin üzerinde borç aldı.
Geçen Mayıs’la karşılaştırıldığında 173,2 milyar sterlin artan borç, GSYİH’ye yüzdesi olarak yıllık bazdaki en büyük artışı kaydetmiş oldu. Merkezi yönetimin net nakit gereksinimi Mayıs 2020’de 62,7 milyar sterlin oldu ve bu da kayıtların 1984’te başlamasından bu yana en yüksek nakit gereksinimi oldu.
Cari mali yıldan bugüne (Nisan-Mayıs 2020) borçlanmaların 103,7 milyar sterlin olduğu tahmin edilirken bu geçen yılın aynı dönemine göre 87 milyar sterlin fazlaydı.
Borçlanma tahminleri normalden daha fazla belirsizliğe tabiyken Nisan 2020’de borçlanma 13,6 milyar sterlin azaltılarak 48,5 milyar sterline revize edildi.
Koronavirüs (COVID-19) pandemisinin borçlanma üzerinde benzeri görülmemiş bir etkisi olduğu belirtilirken OBR’nin referans senaryosundan yayınlanan en son rakamlarının cari mali yılda (Nisan 2020 – Mart 2021) borçlanmanın 298,4 milyar sterlin olacağına işaret ettiği aktarıldı.
Düşünce kuruluşu The Institute for Fiscal Studies ise büyük borçlanma seviyesinin önemli bir endişe kaynağı olmadığını çünkü daha sonraki ekonomik bir toparlanmayı güvence altına almayı amaçladığını öne sürdü.