Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilileri, Türk hükümetinin ve yetkili organların seçimden bu yana uygulamakta olduğu politika değişikliğini memnuniyetle karşıladığını bildirdi. Atılan yeni adımların ekonominin geleceğine dair olumlu bir tablo yarattığına dikkat çekildi.
kolayca yatırım yapın
IMF’ten James P. Walsh liderliğindeki bir ekip, son ekonomik gelişmeleri, görünümü ve politikaları görüşmek üzere 25-29 Eylül 2023 tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret etti.
IMF: Atılan Son Adımlar Olumlu Tablo Yarattı
Türkiye’ye yapılan ziyarete ilişkin yayımlanan açıklamada politika faizinin yükseltilmesi, vergilerin artırılması ve bazı finansal sektör önlemlerinin serbestleştirilmesi yönündeki son adımların sonuçlarına değinildi.
Söz konusu adımların riskleri azaltıp yatırımcı güvenini artırdığına ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) rezerv pozisyonunu iyileştirdiğine değinildi.
Açıklama metninde, para politikası sıkılaştıkça ve genel politika duruşu daha az destekleyici hale geldikçe büyümenin 2023 yılına kıyasla biraz yavaşlamasının ve cari açığın 2024 yılında gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yaklaşık yüzde 3’üne gerileyeceğinin öngörüldüğü ifade edildi.
Bu tahminlerin son gelişmeleri, politika eylemlerini ve personel ziyareti sırasındaki tartışmaları yansıtmakta olduğu, bu nedenle, daha önce kesinleşen Türkiye Ekim ayı ekonomik görünüm raporu tahminlerinin yerine geçtiği bilgisi verildi.
“Mevcut İvme Geliştirilmeli”
Açıklamada, IMF’in Türk yetkililerin mevcut ivmeyi geliştirmeleri gerektiğinden de bahsedildi.
Bu durumun, ön reel politika faizini daraltıcı bölgeye getirerek enflasyonla mücadeleye öncelik verilmesi, para ve kredi piyasalarının işleyişini iyileştirmek için mali düzenlemelerin serbestleştirilmesine devam edilmesi ve mali açığın kontrol altına alınması ile sağlanacağı belirtildi.
Yurt içi cephede aşağı yönlü temel risklerin, şu anda sürmekte olan politika değişikliğinin güçlü ivmesini kaybetmesi, güveni aşındırması ve artan döviz talebi ile rezerv akışına yol açması olduğu kaydedildi.
Dış cephedeki aşağı yönlü temel risklerin ise yüksek emtia fiyatları, ticaret ortaklarının talebindeki yavaşlama ve küresel sistemik finansal istikrarsızlık olduğuna dikkat çekildi.
Olumlu tarafın, beklenmedik dış finansman kaynaklarının ortaya çıkabilecek olması ya da yatırımcı güveni tamamen toparlanırsa verimli bir giriş döngüsü ve daha güçlü bir döviz kurunun, büyümeyi artırırken enflasyonu beklenenden daha hızlı düşürebileceği olduğu ifade edildi.
