IMF Başkanı Kristalina Georgieva, eşitsizlik ve finans sektörü istikrarsızlığı nedeniyle küresel ekonominin Büyük Buhran‘ın (1929 Dünya Ekonomik Bunalımı) geri dönüşü riski olduğunu söyledi.
Washington’daki Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü’nde konuşan Georgieva, mevcut ekonomiyi 1929’daki büyük pazar çöküşüyle sonuçlanan kükreyen 1920’lerle karşılaştıran yeni IMF araştırmasının benzer bir eğilimin yola çıktığını açıkladığını bildirdi.
Ülkeler arasındaki eşitsizlik açığının son yirmi yılda kapanmış olsa da ülkeler içindeki eşitsizliğin arttığını belirten IMF Başkanı, özel eleştiri için İngiltere’yi seçti.
IMF Başkanı Georgieva’nın Eşitsizlik ve Belirsizlik Vurgusu
İngiltere’de en üstteki yüzde 10’un dipteki yüzde 50’nin sahip olduğu kadar serveti kontrol ettiğini, bu durumun OECD’nin çoğuna yansıtıldığını dile getirdi. “Bazı açılardan bu rahatsız edici eğilim, teknoloji ve entegrasyonun ikiz kuvvetleri ilk yaldızlı çağlara ulaştığı kükreyen 1920’leri ve sonunda finansal felaketi anımsatıyor” dedi.
İklim aciliyeti ve artan ticaret korumacılığı gibi taze konuların, gelecek 10 yılın sosyal huzursuzluk ve finansal piyasa dalgalanmasıyla karakterize edilmesinin muhtemel olduğu anlamına geldiğini savundu.
Ayrıca yeni 10 yılın başında bir tema tanımlaması gerekseydi, bunun artan belirsizlik olacağına dikkat çekti. ABD ve Avrupa arasında hala tartışmalar sürerken küresel ticaret sisteminin önemli bir yükseltmeye ihtiyacı olduğunu aktardı.
Georgieva, özellikle birçok ülkede artan eşitsizlik göz önüne alındığında belirsizliğin sadece işletmeleri değil bireyleri de etkilediğini söyledi. Artan eşitsizliğin büyümeyi engellediğini ve popülizm ile siyasi ayaklanmayı körükleyebileceğini dile getirdi.
IMF’nin Büyük Buhran Uyarısı Ciddiye Alınmalı
Washington merkezli kar amacı gütmeyen mali reform örgütü Jubilee USA Network başkanı olan Eric LeCompte de IMF’nin Büyük Buhran sırasında yaşanan başka büyük bir felaket konusunda kesin bir mesaj verdiğini belirterek; “Piyasalardaki istikrar kaygıları ve artan eşitsizlikle bu uyarıyı ciddiye almalıyız” dedi.
Hükümetin, en altta yer alanlara yardım etmek için harcama yapmasının kilit olsa da Georgieva; “Eşitsizlik üzerinde derin ve uzun süreli olumlu veya olumsuz bir etkisi olabilen finansal sektörünü çoğu zaman gözden kaçırıyoruz.” dedi.
Önümüzdeki hafta verilecek olan güncel ekonomik tahminler öncesinde sunulan yeni çalışmada IMF, 1990’larda Çin ve Hindistan’daki finansal sektöre erişimin 2000’lerde muazzam ekonomik kazanımların yolunu nasıl açtığının üzerini çizdi. Ve Georgieva da bunun bir milyar insanın yoksulluktan kurtulmasına yardım ettiğini söyledi.
Ancak 2008 küresel mali krizine yol açan aşırılıklara karşı da uyarıda bulundu ve Avrupa’da her dört gençten birinin yoksulluğa düşme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirterek krizin hiç bitmediğini savundu. “Yüksek kaliteli düzenleme ve denetlemenin yerini tutacak hiçbir şey yok. Daha güvende olsak da yeterince güvende değiliz.” dedi.
Çin-ABD Anlaşması Küresel Belirsizliği Azaltacak
15 Ocak’ta Washington’da imzalanan ABD-Çin ticaret anlaşması hakkında da konuşan Uluslararası Para Fonu Genel Müdürü Kristalina Georgieva, bunun küresel ekonomik büyümeyi engelleyen belirsizliği azaltacağını söyledi.
Birinci aşama anlaşmasının bazı belirsizlikleri azaltmak için koş karşılanan bir işaret olduğunu ve örgütünün daha fazla kesinliğin etkisi hakkında bazı tahminler yaptığını aktardı. Ticaret anlaşmasının Çin’in gayri safi yurtiçi hasılasının büyümesini desteklemesini beklediklerini belirten IMF Başkanı, Çin’in 2020’de yüzde 6 altında değil yüzde 6 etrafındaki parametrelerde büyüyebileceğini kaydetti.
Ekim ayında Georgieva, küresel ekonominin “senkronize bir yavaşlama” geçirdiği bir zamanda ticaret gerilimlerinin küresel büyümeye “zarar verdiğini” söylemişti.
IMF’nin daha önceki hesaplamasına göre herhangi bir önlem alınmadığında ABD-Çin ticaret çatışmasının kümülatif etkisi, küresel GSYİH’nin yüzde 0.8’i veya 2020’ye kadar 700 milyar ABD doları civarında bir kayıp anlamına gelebilirdi.
Söz konusu tahmine atıfta bulunan Georgieva; “Şu anda gördüğümüz şey, bu belirsizliğin bir miktar azaldığı ancak ortadan kaldırılmadığı, bu olumsuz etkinin azaldığını ama bu etkinin ortadan kaldırılmadığını göreceğiz” dedi.
