“Zaman bütün yaraları iyileştirir.” Evet, zor zamanlar geçiren hemen herkese söylenmekte olan bu cümleyi biz de ya başkalarına söylemiş ya da başkalarından duymuşuzdur. Ancak zamanın iyileştirici etkisi bir bakıma doğru olsa da çoğu insan zamanın kendi başına hiçbir işe yaramadığını unutmaktadır. Yani kötü bir olayın ardından “nasıl olsa zamanla geçecek” düşüncesine sığınan birçok insan, üzerinden aylar belki de yıllar geçmesine rağmen kendisini bir türlü tam anlamıyla toparlayamaz. Muhtemelen toparladığını düşünür ama yarım yamalak yapılmış iskambilden bir kule gibi en ufak rüzgarda yerle bir olmaktan da kurtulamaz. İşte bu nedenle, zamanın tek başına iyileştirici gücü olduğunu söylemek hatalı olur.
Peki, kötü zamanlarda zamana güvenmek yerine ne yapmalı da böyle durumların üstesinden gelmeyi başarmalıyız? Zamanın yaralarımızı sarmasından ziyade diyorum, ne yapmalı da kendimizi tekrar iyi ve güçlü hissetmeliyiz. İşte bu sorunun cevabını aşağıda bulacaksınız. Çünkü birazdan hayata kaldığı yerden devam etmek isteyenler için dikkate alınması gereken tavsiyeler neymiş, bir bir öğreneceksiniz. Zamana bırakmak yerine yapılması gerekenleri, kişinin artık mücadele etmeye gücünün kalmadığı dönemlerde izlemesi gereken yolları, tüm bunları anlayacaksınız. Tabii, yazıyı gerçekten yaralarınızı sarabileceğinize inanarak okumayı başarabilirseniz! Ama ben zaten burada hayatında yeni bir sayfa açmak isteyenlerin olduğunu düşünerek hemen ilk öneriyle birlikte yazıya başlıyorum.
Kendinizi Bu Durumdan Kurtulabileceğinize İnandırın!
Zor zamanları atlatabilmek için öncelikle yapmanız gereken kendinizi bu durumdan kurtulabileceğinize inandırmak olmalıdır. Aklınızın ufacık bir köşesinde dahi “asla eskisi gibi olamayacağım” düşüncesine yer vermemeli, negatif duygulardan olabildiğince uzaklaşmalısınız. Çünkü insanlar ne derse desin (şu an benim dediklerim de dahil olmak üzere) siz kendinize inanmıyorsanız, değil yıllar üzerinden asırlar geçse de iyileşmeyi başaramazsınız. Benliğinizin bir kısmında her zaman hissedeceğiniz bir eksiklik olur ve siz hiçbir zaman hayatı gerektiği gibi yaşayamazsınız. Sonuçta unutmak istediğiniz olay ya da kişi her ne ise, onun kaderinizin değil de sadece geçmişinizin bir parçası olarak görmeyi öğrenmelisiniz.
Sevdiklerinizle Dışarı Çıkın!
Size zamandan çok daha iyi gelecek şeylerden bir tanesi de sevdiğiniz insanlarla beraber olmaktır. Onların size ne kadar değer verdiğini ve siz üzgün olduğunuz için ne kadar harap olduklarını anlamalı, bunun farkına vararak daha iyi olmak için çaba harcamalısınız. Bu noktada yapabileceğiniz bir diğer şey de, empati yapmaktır. Yani sizin yerinizde kardeşiniz, arkadaşınız ya da sevdiğiniz herhangi biri olsaydı ne yapardınız, bu sorunun cevabını düşünmelisiniz. Sonuçta sevdiklerinizle daha çok vakit geçirmeye çalışmak, hiç konuşmasanız bile onların yanında olmak emin olun sizin eski gücünüze kavuşmanıza yardım edecektir.
Yeni Bir Şey Öğrenin!
Evet, yeni bir şey öğrenmek de kişinin iyileşmesinde oldukça etkilidir. Mesela, bir dil kursuna yazılabilir, bir şeyler çalmayı öğrenebilir, yeni bir spor dalıyla uğraşabilir ya da ilginizi çeken herhangi başka bir şeyle uğraşabilirsiniz. Bu şekilde kendinizi daha değerli hissedecek, odak noktanızı ona verdiğiniz için sizi üzen şeylerden uzaklaşacak ve motivasyonunuzu güçlendireceksiniz. Düşünsenize, belki de hayatınızın en kötü anı olarak düşündüğünüz dönem sayesinde sizi hiç ummadığınız kadar mutlu edecek yeni bir hobi edinmiş olacaksınız.
Spor Yapın!
Depresyonda olan ya da zor zamanlar geçiren insanlara uzmanların verdiği ilk tavsiyelerden birinin spor yapmak olduğunu duymuşsunuzdur. Ancak çoğu kişinin bu tavsiyeye kulak tıkadığı da bir gerçektir. Kişi elini kaldırmaya bile gücünün olmadığı zor zamanlarda spor yapmanın imkansız olduğunu düşünerek bu öneriyi göz ardı edebilir. Oysaki iyileşmek için gerekli olan hareket sadece bedeni değil ruhu da canlandırmaktadır. İşte bu genellikle anlaşılamamaktadır. Sonuçta hayata kaldığı yerden devam etmeyi gerçekten isteyenler için verebileceğim bir diğer tavsiye de budur. Yürüyün, koşun, yüzün, spor salonuna gidin, tırmanın ama mutlaka hareket edin. Zira spor yapmaya başladığınız andan itibaren ruh haliniz inanılmaz bir şekilde değişecektir. Ve bunun garantisini rahatlıkla verebilirim.
Yolculuğa Çıkın!
İlginizi Çekebilir:
Yalnız Seyahat Etmekten Korkmamanız için 13 Geçerli Sebep
“Tebdil-i mekanda ferahlık vardır.” Bu sözün ne kadar doğru olduğunu biliyor musunuz? Eğer öyleyse yeni bir yerlere gitmek için plan yapmaya başlayabilirsiniz. Çünkü yapacağınız yolculuk sayesinde zihninizi boşaltabilecek, gittiğiniz yerin farklı enerjisiyle birlikte siz de yeniden yaşadığınızı hissedebileceksiniz. Bu noktada, isterseniz tek başınıza isterseniz de sevdiklerinizle seyahat etmeyi düşünebilirsiniz. Mesela, şehir dışında olan uzun zamandır görmediğiniz yakınlarınızın yanına gidebilir ya da arabanıza atlayıp aklınıza neresi geliyorsa oraya doğru yola çıkabilirsiniz. Sadece farklı bir yere gidin ve üzerinizde olacak mucizevi etkiye karşı koymayın.
Yeni İnsanlarla Tanışın!
Kulak vermeniz gereken tavsiyelerden bir tanesi de yeni insanlarla tanışmaktır. Hayatınıza dahil olacak yeni insanlar sayesinde yaşamınıza renk geldiğini görecek ve içinde bulunduğunuz durumdan çok daha kolay bir biçimde kurtulabileceksiniz. Bu nedenle dışarı çıkın, farklı ortamlara girin ve hayatınıza yeni renkler katın. Başka inanlarla tanışıp, onların hayatları hakkında yeni şeyler öğrendikçe, belki içinde bulunduğunuz durumun hiç de sandığınız kadar kötü olmadığını anlayacak ve devam etmek için kendinizi daha güçlü hissedeceksiniz.
Ağlayın!
Ağlamak mı? Evet, kesinlikle ağlamak! İçinizde olanı dışarı atabilmek için kendinizi tutmaktan vazgeçin. Eğer istiyorsanız hüngür hüngür ağlayın. Gözlerinizden akan her bir damla yaşın kalbinizdeki tüm o kiri pası atmasına izin verin. Bazılarının yaptığı gibi güçlü görünmek adına kendini tutmak, boğazındaki o düğümün çözülmesine izin vermemek size hiçbir şey kazandırmayacaktır. Eğer şu an ağlamazsanız, gözünüzün kenarında duran o zehirli gözyaşıyla hayat boyu birlikte yaşamak zorunda kalırsınız. Anlayacağınız ağlayabildiğiniz kadar ağlayın. Çünkü ağladıkça ferahlayacak, kendinizi çok daha hafiflemiş hissedeceksiniz.
Affedin!
Çok büyük bir hata yapmış olabilirsiniz. Ya da karşınızdaki kişi size affedilmeyecek bir şey yaptığı için bu durumun üstesinden gelemiyor olabilirsiniz. Ama eğer bağışlamazsanız, değil zaman hiçbir şey sizi hayata geri döndüremez. Etrafınızdaki insanlar sizin için ne kadar uğraşırsa uğraşsın, hangi güçlü ilacı kullanırsanız kullanın, affetmeyi öğrenmediğiniz sürece bunlar bir işe yaramaz. Bu nedenle bağışlamayı öğrenin. Affetmenin büyük bir erdem olduğunu anladığınız zaman, hayata kaldığınız yerden devam etmek çok daha kolay olacaktır çünkü!
Duygularınızı İfade Edin!
Resim yapın, şarkı söyleyin ya da yazın! Her ne yaparsanız yapın ama duygularınızı bir şekilde ifade ettiğinizden emin olun. Elinizi kolunuzu bağlayan esaretten kurtulabilmek için bunu yapmanın ne kadar gerekli olduğunu bilin. Kendinizi ifade ettikçe özgürleştiğinizi hissedecek, bunun tıpkı bir günah çıkarma gibi sizi hafiflettiğini anlayacaksınız. Mesela, oturun ve aklınıza gelen her şeyi yazın. İstiyorsanız bağırın, küfür edin, lanet okuyun ama en ufak kırıntıya varana kadar her şeyi içinizden attığınızdan emin olun.
Gönüllü Olun!
Derneklere üye olun, hayır işleri için uğraşın. Kimsesiz çocuklara, sokak hayvanlarına, yaşlılara, evsizlere yardım edin. Bu siz hem yardım etmenin mutluluğunu yaşatacak hem de sizden kötü durumda ne kadar çok insan olduğunu görmenizi sağlayacaktır. Dediğime inanmıyorsanız, fırsatını bulduğunuz ilk anda birine yardım eli uzatın. İşte o zaman belki uzun zamandır farkında olmadığınız gücü hissedecek, bu dünya için ne kadar gerekli olduğunuzu anlayacaksınız.
Benzer Durumları Yaşamış İnsanlarla Konuşun!
Devam edemeyeceğinizi düşündüğünüz anlarda kulak vermeniz gereken bir diğer tavsiye de budur. Sizinle benzer durumlar yaşamış ve bu durumun üstesinden gelmiş insanlarla konuşmaktan bahsediyorum. Mesela; eşinizden boşandınız diyelim. Sizin gibi eşinden boşanmış ve hayatına devam etmeyi başarmış inanlarla iletişime geçin. Onların deneyimlerinden faydalanın, gerekiyorsa birlikte ağlayın. Bu şekilde düşündüğünüz kadar yalnız olmadığınızı anlayabilir, dünyadaki herkesin zaman zaman kötü anlar yaşadığını ama bir şekilde devam ettiğini daha net görebilirsiniz.
Sizi Üzen Şeyleri Düşünmemek için Çaba Harcayın!
Tabii, kim kendisini üzen şeyleri düşünmekten hoşlanır ki? Elbette hiç kimse! Ama şu da var ki çoğu insan bunun için pek bir şey yapmıyor. “Elimde değil, düşünmeden edemiyorum, her an aklımda” gibi cümleler hemen herkese tanıdık geliyor. İşte bu noktada siz bazı farklılıklar yapın. Biliyorum, düşünceleri kontrol etmek bazen hiç kolay olmuyor ama bunun imkansız olduğu da söylenemez. Mesela; kolunuza plastik bir bileklik takın ve sizi üzen şey aklınıza her geldiğinde ona bir çentik atın. Gün içinde ne kadar çok çentik atarsanız, kendinizi o kadar çok üzdüğünüzü düşünün ve bu sayıyı azaltmak için uğraşın. Yine aklınıza mı geldi? Çentik atmak için birkaç dakika bekleyin. Bu sırada aklınızı dağıtmak için bir şeyler yapın. Zamanla çentiklerinizin sayısının da üzgün olduğunuz anların da azalacağından emin olabilirsiniz.
Sizi Üzen Şeyi Somutlaştırıp, Ondan Kurtulun!
Sizi üzen şeyi hatırlatacak her şeyden kurtularak işe başlayabilirsiniz. Eski fotoğraflar, notlar, hatıralar… Hepsinden kurulun. Bunların içinde değerli olan şeyler varsa bağışlamayı da düşünebilirsiniz. Bu sizin için çöpe atmaktan çok daha faydalı olacaktır. Her neyse, bu adımdan sonra ise geriye içinizdeki üzüntüleri somutlaştırmak kalıyor. Tabii, bunun en iyi yolu yazmak! Ne kadar süredir üzüldüğünüzü, başınıza ne geldiğiniz, öfkenizi, sinirinizi, kırgınlıklarınızı hepsini kağıda dökün. Sanırım, buradan sonra ne yapmanız gerektiğini tahmin ediyorsunuzdur. Evet, somutlaştırdığınız acınızı, hayal kırıklıklarınızı ya da başarısızlığınızı ateşe vererek, kül oluşunu izleyin.
Dua Edin ya da Meditasyon Yapın!
Dua etmenin ya da meditasyon yapmanın kişinin üzerinde ne kadar rahatlatıcı etkisi olduğunu biliyoruz. Ama nedense en çok ihtiyacımız olduğu anlarda bu gerçeği unutuyor ya da ona karşı sırt çeviriyoruz. Belki içimizdeki acıya duyduğumuz öfke belki de başka nedenlerden dolayı kendimizi bir çıkmaza sürüklüyoruz. Ancak böyle durumlarda yapılması gereken en önemli şeylerden biri de dua etmek ya da kendi içimize doğru bir yolculuğa çıkmaktır. Sonuçta siz hangisini seçersiniz bilemiyorum ama ikisinin de aynı derecede etkili ve faydalı olacağından emin olabilirsiniz.
Başarılarınızdan Oluşan Bir Liste Yapın!
Hayatınıza kaldığınız yerden devam etmek için yapabileceğiniz şeylerden bir tanesi de bir başarı listesi oluşturmaktır. Yani şu ana kadar elde ettiğiniz tüm zaferleri bir bir düşünerek, bunları başarı listenize eklemektir. Bu şekilde unuttuğunuz yeteneklerinizin, farkında olmadığınız güçlü yönlerinizin farkına varacak ve öz güveninizi tekrar oluşturabileceksiniz. Dediğimin ne kadar doğru olduğunu görmek için hemen listenizi oluşturmaya başlayabilirsiniz. Emin olun düşünürken bile gülümseyecek, yüzünüzün yeniden ışıldamaya başladığını hissedeceksiniz.
Bugüne Odaklanın!
Dün dündü, bugün bugün! Bunu aklınızdan hiçbir zaman çıkarmayın. Yaşamış olduğunuz olayın artık bittiğini, acınızı yaşadığınızı ama artık geçmesi gerektiğini anlayın. Evet, kaybettikleriniz ya da yaptıklarınız hayatınızda derin yaralar açmış olabilir. Ama yaşamın zaten böyle bir şey olduğunu kabul etmelisiniz. Hayatın her zaman tozpembe olamayacağını bilmeli, bu durumu atlattıktan sonra belki daha zor bir durumla karşılaşabileceğinizi belki de düşündüğünüzden daha mutlu olabileceğinizi görmelisiniz. Her ne olursa olsun, odak noktanızı hiçbir zaman geçmiş olarak belirlemeyin. Bakın, zaman geçip gidiyor. Siz burada oturmuş acılarınızla cebelleşirken, güneş doğmaya, ağaçlar çiçek açmaya devam ediyor. Neden siz de hayatın akışına kendinizi bırakmayıp, inatla yerinizde saymaya devam edesiniz ki?
Evet, bu tavsiyeleri öğrendikten sonra ne düşündüğünüzü gerçekten merak ediyorum. “Zamanla geçer” demeye devam edecek misiniz yoksa yukarıdaki önerileri dikkate alarak çok daha hızlı bir şekilde iyileşmek için çaba mı sarf edeceksiniz? Sonuçta hangisini seçeceğinizi bilemiyorum ama hazır bahar da yaklaşırken yeni bir başlangıç yapmak için uğraşacağınızı ümit ediyorum. Çünkü yaşam gerçekten hakkını vererek yaşamayı hak ediyor.