
Gayrimenkul sektörü hem küresel hem de yurt içi makroekonomik gelişmelere ek olarak sektöre özgü dinamiklerin etkisiyle dalgalı seyrediyor. Genel olarak güçlü performans gösterdiği görülse de faiz politikası ve enflasyon gibi belirsizliklerle mücadele ediyor.
GCM Yatırım tarafından GYO sektörünün genel görünümüne yönelik bir inceleme yapıldı. Sektörün borsa genelinde olduğu gibi siyasi gelişmelerle sert düştüğüne, diğer yandan gerilemeye başlayan enflasyon ve faiz indirim sürecine yeniden girilmesi gibi faktörlerle toparlandığına değinildi.
Analistler, “ülkemizde meydana gelen depremlerin ardından devam eden konut satışları ve kamu destekli kentsel dönüşüm projeleri sektöre olan yapısal talebi destekleyen önemli başlıklar arasında yer almıştır. Hem arz hem talep tarafında canlanmayı tetikleyen bu projeler, GYO şirketlerinin portföylerini genişletmeleri ve yeni yatırım fırsatlarına yönelmeleri açısından da katalizör etkisi olmuştur,” değerlendirmesini yaptı.
Yapılan incelemede GYO sektörünün fiyat/kazanç oranı 7,75 seviyesinin altında yer alan hisseler sıralandı:

Piyasa değerine göre yapılan sıralamada, F/K oranı 7,75’in altına olan 10 şirketin dikkat çektiği söylendi. En düşük F/K oranına sahip olan hisseler 1,22 ile Martı GYO (MRGYO), 2,30 ile Kızılbük GYO (KZBGY) ve 2,45 ile Vakıf GYO (VKGYO) olarak sıralandı.
Bu hisselerin sektör ortalamasının oldukça altında kalan çarpanlarının değerleme açısından dikkat çektiği belirtildi.
PD/DD oranı incelendiğinde ise 0,32 ile MRGYO, 0,41 ile Halk GYO (HLGYO) ve 0,46 ile VKGYO‘nun öne çıktığı ifade edildi.
Borçluluk yapısının analizinde ise genel kabul gören çerçevede yüzde 40 ile yüzde 70 arası borç kaynak oranını optimal düzey olarak değerlendirdiklerinde öne çıkan şirketler yüzde 65,53 ile Pasifik GYO (PSGYO) ve yüzde 48,43 ile Emlak Konut GYO (EKGYO) olarak sıralandı.
Bu şirketlerin ise finansal kaldıraç kullanımının dengeli seviyelerde seyrettiği, borçlanma kaynaklı riskleri sınırlı tutarak sağlıklı ve sürdürülebilir finansal yapı sergilediği ifade edildi.
Analistler, “Genel olarak değerlendirildiğinde, düşük çarpanlarla işlem gören ve borçluluğunu etkin yöneten GYO şirketleri, orta-uzun vadeli yatırım perspektifi açısından ytırımcıların dikkatini çekebilir. Ancak yatırım kararları alnırken, bu rasyoların yanı sıra sektör dinamikleri ve makroekonomik gelişmelerin de dikkatle analiz edilmesi gerekmektedir,” dediler.