Gelişen piyasalar, 2025’te tarifeler, ticaret savaşları ve küresel belirsizliklere rağmen dikkat çekici bir performans sergileyerek yatırımcıların radarına girdi.
Uzmanlara göre, geçmiş yıllarda atılan zorlu ama gerekli adımlar, bu ülkeleri daha dayanıklı hale getirdi.
ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkan olmasıyla artan belirsizlik, yatırımcıları ABD varlıklarından çeşitlenmeye yöneltirken, gelişen piyasalar görece istikrarlı bir alternatif olarak öne çıktı. Özellikle yerel para cinsinden borçlanma araçları ve gelişen ülke para birimleri, güçlü merkez bankası duruşları sayesinde bu yıl yaklaşık yüzde 18 getiri sağladı.
Türkiye, Nijerya, Mısır gibi ülkelerde daha ortodoks politikalara dönüş; Gana, Zambiya ve Sri Lanka gibi ülkelerde temerrüt sonrası gelen kredi notu iyileştirmeleri, yatırımcı güvenini destekledi.
Analistler, 2026’da da kredi notu artışlarının sürmesini ve büyüme görünümünün korunmasını bekliyor.
Öte yandan riskler tamamen ortadan kalkmış değil. ABD kaynaklı olası bir resesyon ya da Fed politikasındaki sert değişimler gelişen piyasalar üzerinde baskı yaratabilir. Ancak birçok uzmana göre bu ülkeler artık geçmişe kıyasla ABD’ye daha az bağımlı ve şoklara karşı daha hazırlıklı.
Buna karşın piyasalardaki aşırı iyimserlik bazı analistleri temkinli olmaya itiyor. Son anketler, gelişen piyasalar konusunda kötümserliğin neredeyse tamamen kaybolduğunu gösteriyor. Tarihsel olarak bu tür tek yönlü beklentiler, kısa vadeli dalgalanma riskini artırabiliyor.