
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’in bir kez daha toplantıya katılmaması, Başkan Donald Trump’ın gümrük tarifesi tehditleri ve Washington ile BRICS ülkeleri arasındaki artan gerilim, bu hafta Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılacak G20 maliye bakanları toplantısına gölge düşürecek gibi görünüyor.
Şubat ayında Cape Town’da yapılan önceki maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantısına da Bessent gibi bazı önemli isimler katılmamıştı. Bu da G20’nin küresel sorunlara çözüm bulma kapasitesi konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Atlantik Konseyi’nde uluslararası ekonomi başkanı olan Josh Lipsky, “Dünyanın en büyük ekonomisinin masada, en azından üst düzey siyasi düzeyde, temsil edilmemesi sorunlu,” dedi.
Lipsky, Bessent’in yokluğunun ABD’nin G20 başkanlığını devraldığında daha sade “temel konulara dönüş” yaklaşımı planladığının sinyali olduğunu belirterek, “Bu durum G20’nin uzun vadeli geçerliliği konusunda soru işaretleri yaratıyor,” ifadelerini kullandı.
Trump’ın BRICS ülkelerine yönelik ek tarifeler uygulama tehdidi, toplantının karmaşıklığını artıyor. Zira ev sahibi Güney Afrika’da dahil olmak üzere sekiz G20 üyesi genişletilmiş BRICS grubuna dahil. Bu örtüşme, Batı liderliğindeki kurumların itibarının sorgulandığı bir dönemde rakip forumların yükselişine işaret ediyor.
“Politika belirsizliği en büyük tema”
Güney Afrika Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Fundi Tshazibana, Reuters’a yaptığı açıklamada şu anda politika belirsizliğinin en büyük tema olduğunu ifade etti.
Dış İlişkiler Konseyi’nden Brad Setser, “G20, dünyanın büyük ekonomilerinin istikrarlı ve nispeten açık bir küresel ekonomiyle ortak çıkarları paylaştığı varsayımı üzerine inşa edildi. Ama Trump istikrara önem vermiyor ve daha kapalı bir küresel ekonomi istiyor,” dedi.
Perşembe ve Cuma günü yapılacak Durban toplantısı, özellikle Afrika ekonomileri açısından artan ekonomik baskılar altında gerçekleşecek. Goldman Sachs’a göre; Sahra Altı Afrika’nın dış borcu 800 milyar dolara, yani GSYİH’nin yüzde 45’ine ulaştı. Geleneksel finansman kaynakları ise kuruyor.
Yıllarca büyüyen Çin kredileri neredeyse durmuş durumda ve bu da 80 milyar dolarlık bir finansman açığı bırakıyor. G20’nin Afrika Uzmanlar Paneli’ne başkanlık eden Güney Afrika eski maliye bakanı Trevor Manuel, “Çin, borçlanma öncesi pazarlık yapılırsa esnek olabiliyor ama borç verdikten sonra geri dönüş bekliyor ve bu da yasalarına işlemiş durumda. Bu dikkat gerektiren bir konu,” dedi.
Manuel ayrıca Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin kıtaya önemli kaynaklar sağladığını ama bunun olumsuz yanlarının da olduğunu söyledi. Manuel, “Gelecekteki adımlardan biri daha fazla şeffaflık olmalı. Bu da takas esaslı anlaşmalar gibi uygulamaların artık farklı şekilde ele alınmasını gerektiriyor,” dedi.
“Afrika zor durumda”
Bölgenin dış finansmanının yüzde 25’ini oluşturan ABD ve Avrupa’dan sağlanan hibeler, kesintiye uğruyor. ABD dış yardımları askıya alırken, Avrupa başkentleri de fonlarını savunma harcamalarına yönlendiriyor.
Witwatersrand Üniversitesi’nden siyaset yorumcusu Lumkile Mondi, “Afrika zor durumda. Kıtaya yapılan yatırımlar, yüksek borç seviyeleri ve düşük büyüme nedeniyle düşecek. Bu da Afrika’yı mevcut jeoekonomik sistemde daha az anlamlı hale getiriyor,” dedi.
Aralık ayında “Dayanışma, Eşitlik, Sürdürülebilirlik” sloganıyla G20 başkanlığını üstlenen Güney Afrika, zengin ülkeler üzerinde iklim finansmanı konusunda baskı oluşturmak ve küresel Kuzey-Güney arasındaki güvensizliği ele almak istemişti. Ancak bunun yerine bu hedefleri doğrudan baltalayan yardım kesintileri ve ticaret savaşlarının etkilerini yönetmek zorunda kalıyor.
Kıtanın en gelişmiş ekonomisi olan Güney Afrika, Afrika’nın çıkarlarını savunma baskısı altındayken aynı zamanda büyük güç rekabetleri arasında denge kurmaya çalışıyor.
Maliye Bakanlığı, toplantının hedeflerine dair şu an yorum yapmanın erken olduğunu söyledi. Maliye Bakanlığı Genel Direktörü Duncan Pieterse, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, toplantıların sonunda Güney Afrika başkanlığında ilk G20 Bildirgesi’ni yayınlamayı umduklarını belirtti.
Pazartesi günü G20’nin finansal istikrar izleme kurulu, iklim riskleriyle nasıl başa çıkılacağına dair yeni bir plan sundu; ancak ABD’nin geri çekilmesiyle birlikte bu konuda ortak bir mali politika geliştirme çabaları sekteye uğradı.