Kasım ayı yaklaştıkça, finans dünyasının gözleri ABD Merkez Bankası’nın (Fed) vereceği kararlara çevrilmiş durumda. Geçtiğimiz hafta, Fed’in gerçekleştirdiği yarım puanlık faiz indiriminin ardından, piyasalarda bir kez daha 50 baz puanlık bir indirim yapılabileceği yönünde güçlü bir beklenti oluştu.
Bu beklentiyi tetikleyen en önemli gelişme, ABD enflasyonunun hedeflenen seviyelere doğru yaklaştığını gösteren yeni veriler oldu. Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı rapor, kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksinin ağustos ayında yüzde 2,2 oranında arttığını ortaya koydu.
Bu oran, Fed Başkanı Jerome Powell’ın enflasyonu kontrol altında tutarken işgücü piyasasını desteklemeyi hedefleyen stratejisi ile uyumlu görünüyor.
Geçtiğimiz faiz indirimi sonrası Powell, bu hamlenin ekonomik yavaşlamaya rağmen gücünü koruyan iş gücü piyasasına destek vermek için yapıldığını vurgulamıştı. Şimdi ise, piyasalarda, Powell ve ekibinin kasım ayında yeni bir faiz indirimi yapacağına dair beklentiler artmış durumda.
Bu süreçte Enflasyon Insights’tan Omair Sharif’in analizleri de dikkat çekiyor. Sharif, son enflasyon verilerinin Fed’in yeni bir indirim yapmasına engel teşkil etmeyeceğini ifade etti. Ona göre enflasyon ne kadar hızlı düşerse, Fed de nötr faiz seviyesine o kadar hızlı ulaşabilir. Nötr seviye, ekonomiyi ne yavaşlatan ne de hızlandıran bir denge noktası olarak kabul ediliyor.
Yatırımcılar Beklentilerini Şekillendiriyor
Piyasalardaki bu beklentiye paralel olarak, faiz oranı vadeli işlem sözleşmeleri de yatırımcıların tahminlerini yansıtıyor. Kasım ayında 50 baz puanlık bir faiz indirimi ihtimali yüzde 54 olarak öngörülürken, çeyrek puanlık bir indirim ihtimali ise yüzde 46 seviyesinde.
Yatırımcılar, yıl sonuna kadar Fed’in politika faizini toplamda 75 baz puan daha düşürerek yüzde 3,00-3,25 aralığına çekmesini bekliyorlar. Bu, Fed’in hedeflediği nötr seviyenin hemen üzerinde bir oran olarak dikkat çekiyor.
Gözler kasım ayına ve Fed’in alacağı karara çevrilmişken, enflasyon ve işgücü piyasasındaki gelişmeler bu sürecin belirleyici unsurları olacak. Piyasalardaki hareketlilik ise bu kritik sürecin her anını yakından izlemeye devam edecek.