
Covid-19’un ortaya çıkardığı kırılganlıklar ve beklenen toparlanmanın ne kadar sürdürülebilir olduğuna yönelik sorular, iklim krizini dünyanın öncelikli konuları arasına yerleştirdi.
CDP ve UCL (Londra Üniversitesi Akademisi) tarafından yayımlanan yeni rapor da iklim değişikliğinin uzun vadeli ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin nasıl trilyonlara çıkarak GSYİH’yi dörtte bir oranında azaltacağını ortaya serdi.
Emisyonların acilen azaltılmadığı takdirde iklim değişikliğinin ekonomik ve ekonomik olmayan maliyetlerinin yılda 31 trilyon dolara ulaşacağını belirten rapor, bu zararların 2050’ye kadar GSYİH büyüme oranında %10 ve 2100’e kadar %25’lik bir azalmaya yol açacağını söyledi.
“Emisyonların hızla azalmaması durumunda iklim krizinin maliyeti yılda 31 trilyon dolara ulaşacak” diyen rapor, türünün ilk örneği olmasıyla da dikkat çekti.New report from @CDP & UCL shows the sharply rising cost of economic damage caused by climate change will reach $31 trillion a year unless emissions are urgently reduced https://t.co/00JYBTkMZo
— UCL Energy Institute (@UCL_Energy) October 5, 2020
Bulgular, Sera Gazı (GHG) emisyonlarını azaltmak için herhangi bir azaltma önlemi alınmazsa iklim değişikliğinin neden olduğu hasar maliyetlerinin 2070’e kadar yılda 5,4 trilyon dolara, 2200 yılına kadar 31 trilyon dolara ulaşacağını gösterdi.
Azaltma maliyetlerininse 2050’ye kadar yılda 7 trilyon ABD Doları ile zirve yapan daha ucuz bir çözüm sunduğu dile getirildi. Buna karşılık, Paris Anlaşması ile uyumlu bir senaryonun bu hasarların 2070 yılında 1,8 trilyon ABD doları ile zirveye ulaşmasıyla sonuçlanacağı öngörüldü.
UCL Enerji Enstitüsü’nden Dr. Gabrial Anandarajah, iklim değişikliğinin GSYİH üzerindeki etkilerine dair değerlendirmeye ilişkin şöyle konuştu:CDP’den Carole Ferguson ise şu yorumu yaptı:
“İklim değişikliğinin GSYİH üzerindeki etkisi bölgeler arasında önemli ölçüde değişiyor ve en çok acı çeken Hindistan gibi gelişmekte olan ekonomiler.
Hasar maliyetlerinin potansiyel ölçeği ve küresel sistemdeki aksamaların sonuçları göz önüne alındığında, ekonomik aktörler doğru düzenleyici politikaların uygulamaya konmasını öylece bekleyemezler.
Politika yapıcılar, şirketler ve etkilenecek olan finansal sistem, bu yüksek hasar maliyetlerinden kaçınmak için hafifletme ve adaptasyona yatırım yapma konusunda proaktif olmalıdır.”