Avrupa Merkez Bankası (ECB), bugünkü bülteninde stagflasyon senaryosunun olası görünmediğini duyurdu.
Açıklama, resesyon ile enflasyonun aynı anda görüldüğü durumu ifade eden stagflasyon için endişeler artarken geldi. Çünkü geçen hafta açıklanan veriler Euro Bölgesi’nde yıllık enflasyonun Mayıs’ta yüzde 8,1’le yeni rekor kırdığını ve ECB’nin yüzde 2’lik enflasyon hedefinin 4 katını aştığını gösterdi.
Şubat ayından itibaren süren Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte 2023 yılı için enflasyon tahminlerinde karamsar tavır alınmıştı. Ancak ECB’nin verilerine göre çoğu tahminci 2023’ün ikinci yarısında enflasyonun düşeceği beklentisine sahip.
Enflasyon 2023’ün İkinci Yarısında Yüzde 2’nin Altına Düşecek
ECB’nin bugün yayınladığı Consensus Economics anket sonuçlarında, 2023 için reel gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyüme tahmininin yüzde 2’nin üzerinde kaldığı görüldü.
Yapılan ankette yalnızca üç tahmincinin 2023 için yüzde 1’in altında büyüme beklediği paylaşıldı. Gelecek yıl için tahminde bulunan çoğu kişinin ise 2023’ün ikinci yarısında enflasyonun yüzde 2’nin altına düşmesini beklediği aktarıldı.
Nisan ve Mayıs 2022’deki en son anketlerde, yüksek enflasyon ve düşük reel büyüme beklentileri olsa da uzman tahminleri stagflasyon senaryosunun gerçekleşmeyeceğine işaret etti.
1970’lerdeki Petrol Şoku Hatırlatıldı
Banka, yayımladığı raporda, Euro Bölgesi’nde hanehalkının 1970’lerdekine benzer şekilde petrol arz şokuyla karşı karşıya olduğunu bildirdi. Bu durumun ise Avrupa Komisyonu’nun Şubat ve Mayıs 2022 arasında yürüttüğü tüketici anketindeki hanehalkı görüşleriyle kanıtlandığı aktarıldı.
Anket, Euro Bölgesi tüketicilerinin enflasyon beklentilerinin yukarı, ekonomik durum tahminlerinin ise aşağı yönde olduğu sonucunu ortaya çıkardı.
1970 dönemi ile karşılaştırıldığında bazı farklılıkların stagflasyonun meydana gelme olasılığını düşürdüğü ifade edildi. Bu farklılıklar arasında birinci sırada, petrol bağımlılığının önemli ölçüde giderilmesi ve fiyat şoklarının etkisini azaltması geliyor. Ancak gaz bağımlılığının önemli ölçüde artmasının fiyatlara yönelik dış şokların belirginleşmesine yol açtığından da bahsedildi.
İkinci sırada, enflasyon üzerinde etki yaratma riski azalan ücret-fiyat sarmalı yer alıyor. Çünkü sıkı işgücü piyasasına rağmen, resmi ücret endeksleme planları daha az yaygın olduğu ve işçiler daha az sendikalı hale geldiği için enflasyon üzerinde yoğun baskı kurulmayacağına inanılıyor.
Üçüncü değişkenin, mevcut reel GSYİH büyüme tahminleri olduğu aktarıldı. Pandemi sonrası, talepte görülen toparlanmanın kısmen de olsa GSYİH büyüme verilerinde okunabildiği söyleniyor. Bunun ise kısıtlamaların seyrekleşmesi ve ekonominin yeniden hareketlenmesinin yanı sıra politika desteğiyle mümkün olduğu savunuluyor.