Türkiye’nin 13. cumhurbaşkanını belirleyeceği seçimlere 10 günden az kaldı. Herkes 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere odaklanırken finans piyasasındaki değişimler de anbean izleniyor.
Ak Parti hükümeti yaklaşık iki yıldır uyguladığı politikalarla dolar kurunun yükselişinin önüne geçti. Özellikle Aralık 2021’de devreye sokulan kur korumalı mevduat ürünü ile doların ateşi büyük ölçüde söndürüldü.
Resmi olmayan kaynakların aktardığı bilgilere göre ekonomi yönetimi bunu rezerv satışlarıyla sağladı. Fakat seçime günler kala doların zapt edilmesi daha zor bir hale geldi. Yabancı kurumlar seçim sonrasına dair olasılıkları değerlendirmeye devam ederken Dolar/TL 19,50’nin üzerinde işlem görüyor.
Dolar, TL Karşısında Bir Yılda Yüzde 31 Arttı
Uzun süre sakin seyreden dolar kuru 2023 yılının başlamasıyla birlikte yukarı yönlü hareketini hızlandırdı. Yıla 18,70 seviyesinden başlayan kur, 18 Nisan’da 19,67’ye kadar yükseldi.
Devam eden haftalarda 19 TL’nin üzerinde kalıcılık sağlamayı başardı. Perşembe günü 19,46’dan kapanış yapan kur, haftanın son işlem gününde 19,5082’ye kadar tırmandı.
Saat 11.28’de 19,50 seviyesinden işlem görüyor. Aynı dakikalarda Euro kuru 21,52, sterlin 24,64’te seyrediyor. ABD doları, Türk lirası karşısında bir ayda yüzde 1,30, bir yılda yüzde 31 oranında değer kazandı.
ABD’li yatırım bankası JPMorgan geçtiğimiz günlerde yayımladığı bir raporda Türkiye’de iktidarın değişmesi halinde borsa ve dolar için beklentilerini paylaştı.
Yeni oluşacak hükümetin ortodoks politikalara güçlü bir şekilde geçiş sağlaması durumunda MSCI Türkiye Endeksi’nin dolar bazında yüzde 74 yukarı yönlü potansiyele sahip olacağı belirtildi. Fakat ılımlı bir dönüş olması halinde yüzde 29 düşebileceği aktarıldı.
Güçlü ortodoks politika senaryosunda doların 25 TL, ılımlı politikada ise 30 seviyesine çıkacağı öngörüldü.
Kur Konuşmak için Önce Faiz Konuşulmalı
Millet İttifakı seçilirse yeni dönemde Hazine Bakanı olması beklenen Prof. Dr. Bilge Yılmaz, Oksijen Gazetesi’ne verdiği röportajda döviz piyasasına dair açıklamalarda bulundu.
“İkili kur sistemi bir semptom esasında. Esas problem büyük bir cari açık var ve finansmanında problem yaşıyoruz. Bu kronik yani yapısal cari açık problemini çözmek için hiçbir şey yapmayan bir iktidar var ortada. Sürekli dışarıdan, Rusya ya da Suudi Arabistan gibi ülkelerden taviz vererek getirilen parayla bu durumu döndürmeye çalışan bir iktidarın altında bu ülkede yaşıyoruz.” diyen Yılmaz, makro ihtiyati tedbirle alakası olmayan düzenlemelerle döviz talebinin kısılmaya çalışıldığını söyledi.
Çok az döviz rezervi kaldığını, hükümetin değişmemesi durumunda önünde iki yol olduğunu belirtti. Ya şu anki durumun devam edeceğini ya da U dönüş yapacağını dile getirdi.
Merkez Bankası’nın güveninin tekrar kazanılmasının neredeyse imkansız olduğunu ve faiz politikasıyla çözülemeyecek bir problem olduğunu söyledi.
Para politikalarındaki değişikliğin etkilerinin 6 ay içinde gerçekleştiğini söyleyen Yılmaz, “Şu anda Merkez Bankası’nı önemsiz kılmakla övünen bir iktidar var. Merkez Bankası faizlerinin ciddiye alınmadığı noktaya geldik” dedi.
Kur konuşmak için önde faizinin konuşulması gerektiğini belirterek, “Faiz doğru olmadığı zaman kurda oynaklık da olur, kur seviyesi için farklı görüşler de olur. Faiz ekonomide dengeleri sağlayan en önemli enstrümandır.” ifadesini kullandı.