
Çin, ABD tarafından gelen tüm itirazlar ve yaptırım tehditlerine rağmen Hong Kong’a yönelik ulusal güvenlik yasasını onayladı. Dün Çin’in 13. Ulusal Halk Kongresi (NPC) Li Zhanshu başkanlığında toplandı. Üçüncü oturum sonunda Çin’in ulusal güvenliğini korumak amacıyla Hong Kong Özel İdare Bölgesi için beklenen karar alındı.
Kongre, Hong Kong’da; vatana ihanet, ayrılıkçılık, kargaşa çıkarmak, devleti yıkmak, bölmek, hükümeti devirmek gibi yıkıcı faaliyetlere girişmek ile dış müdahale yasağı getiren yasa tasarısını kabul etti.
Birçok kişi bu durumu Hong Kong için sonun başlangıcı olarak nitelendirilirken, ABD ile artacak gerilimin ticaret savaşından daha büyük sonuçlar doğuracağı düşünülüyor.
Çin Parlamentosu 2.878 evet oyuyla Hong Kong tasarısını onayladı.Yapılan oylamada 6 kişi çekimser kalırken, sadece 1 kişi hayır oyu kullandı. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz aylarda Hong Kong ile Çin yönetimi arasında çıkan anlaşmazlık ve söz konusu yasanın gündeme gelmesi nedeniyle aylarca süren protestolar yapılmıştı.
1 milyon kişiyi aşan sokak gösterilerinin bir türlü engellenememesi ekonomiye zarar vermişti. Çok sayıda insanın gözaltına alınması bile gösterileri durdurmayınca, Çin hükümeti Eylül ayında suçluların iadesi tasarısını geri çekmek zorunda kaldı.
Hong Kong zaten birtakım özgürlükleri kısıtlayan bir sistem ile yönetiliyor. Bölgede çoğunluğu gençlerden oluşan ve çok hızlı bir şekilde organize olan protestocular 2003 yılından bu yana zaman zaman çeşitli gösterilerde bulunuyordu.
Çin bu doğrultuda ulusal güvenliğini güvence altına almak amacıyla bir süredir yasa üzerinde çalışıyordu. Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Donald Trump, Çin’in söz konusu yasayı onaylaması durumunda bedelini ağır şekilde ödeyeceğini söylemişti.
Ancak Çin bir misilleme yaparcasına yasanın kapsamını daha da genişleterek onayladı. Onaylanan yasa Hong Kong’un özerkliğinin bitmesi ve siyasi bağımsızlığının büyük oranda Çin’in kontrolüne geçmesi esasına dayanıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Hong Kong’un yanında olduklarını söyledi.Today, I reported to Congress that Hong Kong is no longer autonomous from China, given facts on the ground. The United States stands with the people of Hong Kong.
— Secretary Pompeo (@SecPompeo) May 27, 2020
Amerika’nın Hong Kong konusundaki tutumu en başından beri değişmedi. Çin ile geride bıraktığımız iki yıl boyunca küresel ticaret zincirini etkileyen bir ticaret çekişmesi yaşanmıştı. Şimdi bu son gelişmelerle birlikte çok daha büyük bir ticaret savaşı kaçınılmaz duruyor.
Dışişleri Bakanı Pompeo yasanın onaylanmasının ardından şu açıklamayı yaptı:
“Titiz bir çalışmanın sonucunda, Hong Kong’un artık Temmuz 1997’den önce olduğu gibi bugün de ABD yasaları altında muamele görmeye devam etmeyeceği konusunda Kongreyi bilgilendirdim. Makul hiç kimse bugün Hong Kong’un Çin’den kayda değer ölçüde bağımsız olduğunu savunamaz.”
Çin’in 3 bine yakın delege ile kabul ettiği ve Hong Kong’un bağımsızlığını yok eden yasa tasarısına Batı’dan da tepki geldi. Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Çin’in tavrına karşı naif olmadıklarını dile getirdi.
Kabul edilen yasa Pekin hükümetinin daha fazla söz hakkına sahip olmasını, tek ülke iki sistem anlayışıyla, Hong Kong’un bağımsızlığının yok olması esasına dayanıyor. Ancak geçtiğimiz günlerde de birçok ekonomistin yaptığı yorumu hatırlayacak olursak, bundan sonrasında Hong Konglu yatırımcıların Çin’den sermaye çıkışı yapacağı düşünülüyor.
Özellikle parasını Hong Kong'da tutan bazı Çinli zenginler, yeni yasa sonrasında gidebilecekleri yeni limanlar arıyorlarmış.
Benden duyurulur.
Hong Kong'da tutulan paranın boyutu yaklaşık 1 trilyon dolar.
— Nurettin Akçay (@akcay_nurettinn) May 28, 2020
Önümüzdeki günlerde protestoların çok daha ciddi boyuta ulaşmasıyla, Hong Konglu vatandaşların diğer ülkelere gideceği de somut beklentiler arasında. Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-wen da Hong Konglulara kapılarının açık olduğunu, istihdam, göç ve ikamet konusunda somut planlar hazırlanması için talimat verdiğini söyledi.