Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanları Toplantısı’na katılmak üzere gittiği Fransa’da açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin dış politikada arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık rolünde etkin hale geldiğini işaret ederek Ukrayna’daki savaşta Türkiye’nin rolünü anımsattı.
Ateşkes için en çok çaba harcayan ülkenin Türkiye olduğunu belirten Çavuşoğlu, savaşın devam etmesini de isteyen ülkelerin olduğuna dikkat çekti. Ukrayna’da esir takasına da değinerek, tahıl anlaşması gibi arabuluculuk politikasında başarılı bir örnek olarak nitelendirdi.
Her Gidilen Ülkede Türk Vatandaşları ile Bir Araya Geliniyor
Ziyaret edilen her ülkede yaşayan Türk vatandaşlar ile bir araya gelmeye çalışıldığını aktararak, vatandaşların fikirlerini dinlemenin önemine vurguda bulundu.
Vatandaşları dinlemeden dönmenin rahatsız ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, dış politikaların da katılımcı bir anlayışla oluşturulduğunu ekledi.
Dünyanın hızlı bir şekilde değiştiğini ileterek, son 3 yıla bakıldığında Covid-19 pandemisi ile bu sürecin başladığını ifade etti. Arkasından iklim değişikliği ve çevre krizi ile devam ettiğini bildirdi.
Türkiye Cumhuriyet Tarihindeki En Büyük Yangın
Geçen seneki yangın felaketine de değinen Çavuşoğlu, Türkiye Cumhuriyet tarihindeki en büyük yangın olduğunun altını çizdi. Pakistan’da aylardır devam eden sel felaketi için Türkiye’nin ülkenin yanında olacağını ve yardımları sürdüreceğini ekledi.
Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa’nın tam ortasında herkesi etkileyen bir savaş olduğuna dikkat çekti. Savaş ile birlikte elektrik, yakıt, benzin, su, hatta gıda gibi imkanların artık lükse dönüştüğünü söyledi.
Söz konusu durumlara çare bulunması gerektiğini duyuran Çavuşoğlu, sürecin hızla değiştiğini ve günlük hayatı da kökten etkilediğini vurguladı. Ciddi değişikliklerin de süreç ile beraber geleceğini ekledi.
Türkiye’nin İlk Hedefi Kendi Çıkarlarını Gözetmek
Türkiye’nin ilk hedefinin kendi hak ve çıkarlarını korumak olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “Biz öncelikle hak ve çıkarlarımızı korumak zorundayız. Bu krizlerin ülkemize ve milletimize etkisini en aza indirmek bizim görevimiz.” dedi.
Türkiye’yi gelecek yüzyıla hazırlayan bir de projeksiyon olduğunu dile getirerek, 2023, 2053, 2071 vizyonlarının içi boş sloganlar olmadığını açıkladı. Bu projeksiyonun Türkiye’nin asrı olacağını ve 21’inci yüzyıla damgasını vuracağını söyledi.