
Jonhs Hopkins Üniversitesi’nin verilerine göre dünya genelinde 3 milyon 41 bine ulaşan koronavirüs vakası aylardır gündemin çok takip edilen konusu oluyor. Dünya vakalarının üçte birini tek başına üstlenen ABD başta olmak üzere ülkelerde can kayıpları artmaya devam ediyor.
Salgınla en zorlu savaşı veren ülkelerden birer birer normale dönüş açıklamalarının gelmesi akıllarda soru işaretleri oluşturuyor. Örneğin 56 bini aşkım ölümün kaydedildiği ABD’de bazı eyaletlerde ekonomik açılma hazırlığına geçilmesi henüz bitmemiş olan salgının daha da yayılabileceği ihtimalini kuvvetlendirmişti.
Virüsün Avrupa’da İspanya’dan sonra en kötü darbeyi vurduğu İtalya’da da Başbakan Conte 4 Mayıs’tan itibaren karantina önlemlerinin gevşetileceğini duyurmuştu. Keza Almanya’da da ekonomik açılmaya ilişkin adımlar atılmış ve bazı işletmelerin yeniden açılabileceği açıklanmıştı.
Birleşmiş Milletler’den Gelen Uyarı Korkuttu
Ülkelerin normale dönmeye çabaladığı bir ortamda Birleşmiş Milletler (BM) yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınından sonra “eski normale dönüş” olmayacağını açıkça belirtti. Salgından hasar gören ülkelerin ekonomilerini iyileştirmek ve istihdamını yeniden olması gereken seviyelere çekmek için çalışması gerektiği açıklandı.
Bilindiği üzere salgınla tarihin en büyük resesyonunu yaşayacağı düşünülen dünya ülkelerinin trilyonluk teşviklere rağmen ikinci bir resesyonu dahi görebileceği öngörülmüştü. Karantina önlemleri dolayısıyla kapatılan iş yerlerinin ardından da daha önce benzeri yaşanmamış bir işsizlik kaydedildi. Ekonomide görülen bu çöküş sıkı bir toparlanmayla birlikte istihdamın korunması ihtiyacını doğurdu.
BM, açıklamasında olağanüstü bu durumdan en fazla etkilenenin yoksul ülkeler olduğunu belirtti. Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi;
BM tarafından kaydedilen açıklamalara bakılırsa ülke hükümetleri normale dönüş için bir hayli çaba göstermeliler. Neticede dünya ekonomisinin yüzyıllar içindeki en sert sarsılmasını yaşayacağı tahmin ediliyor. Ülkelerin birbiri ardına açıkladıkları teşvik uygulamaları, kredi destekleri ve alınan diğer önlemlere rağmen çizilen tablo salgının büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor.
Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü’nden gelen bir açıklama, Covid-19 salgınının “bitme noktasından çok uzak” olduğunu duyurdu. Vaka artış hızı felaketin yaşandığı bazı ülkelerde nispeten azalma kaydetse de Afrika, Doğu Avrupa, Latin Amerika ve bazı Asya ülkelerinde vaka sayılarının artmakta olduğu belirtildi.
“On January 30, we declared the highest level of global emergency on #COVID19. During that time there were only 82 cases outside ??. No cases in Latin America, actually. No cases in Africa. Only 10 cases in Europe.”-@DrTedros pic.twitter.com/HPhyLLrwCf
— World Health Organization (WHO) (@WHO) April 27, 2020
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, düzenlediği basın toplantısında 30 Ocak’tan bu yana küresel acil durum ilan ettiklerini ve ne yazık ki bu durumu her ülkenin ciddiye almadığını aktardı. Bu durumda ülkelerin DSÖ tarafından açıklanan kurallara uymaları ve durumun ciddiyetinin farkında olarak salgını kontrol altına almaya çabalamaları gerekiyor.