Evet, yine yeni ve yeniden başarı! Hakkında ne kadar konuşulsa da üzerine ne kadar çok şey söylense de hiçbir zaman bitip tükenmeyen popüler konu! Ancak biz bugün başarıyı genel olarak değil, biraz daha özele inerek ele alacağız ve başarılı insanların yenilgiler karşısında takındıkları tavırları inceleyeceğiz. Hani onlar dev çöküşlerin içine düşseler bile yeniden ayağa kalkabiliyor ya, hani yıllarca çalışıp didinerek elde ettikleri her şeyi kaybetseler bile hiç yılmadan yollarına devam edebiliyorlar ya, işte bunu nasıl yaptıkları hakkında konuşacağız.
Başarılı insanların nasıl bu kadar güçlü ve iradeli olabildiklerini, kendilerine olan inançlarını nasıl hiçbir şekilde kaybetmediklerini inceleyeceğiz. Çünkü çoğumuz onların bunu nasıl yaptıklarını merak ediyoruz. Biz başarısız olmaktan ölesiye korkarken onların nasıl bu kadar cesur adımlar attıklarını, yerden metrelerce yükseklikte olan o ince ipte nasıl ustalıkla yürüdüklerini öğrenmek istiyoruz. Çünkü biz de aynı cesareti, aynı istikrarı ve aynı direnci göstermek istiyoruz. Yenilgiler karşısında biz de bıkıp usanmadan ayağa kalkmak istiyor, bütün gücümüzü toplayarak mücadeleye devam edebilmeyi diliyoruz.
Evet, belki bugüne kadar başımızdan pek çok başarısızlık geçti. Bazılarında ilerlemeye devam edebilmek için gereken gücü içimizde bulduk, bazılarında ise kafamızı kuma gömerek içine düştüğümüz kötü durumdan bir mucize sayesinde kurtulmayı hayal ettik. Ama hiçbir zaman başarılı insanların takındıkları doğru tavrı takınamadık. Ya da şimdiye kadar takınmadık! Peki, şimdi mi ne olacak? Hemen söyleyeyim. Başarılı insanların yenilgiler karşısında nasıl davrandıklarını inceleyecek ve bundan sonraki kararlarımızda hemen şimdi öğreneceklerimizi uygulamaya başlayacağız. O halde hemen başlayalım, değil mi?
Başarısızlıkları Başarısızlık Olarak Düşünmezler!
Evet, başarılı insanların yenilgiler karşısında takındıkları ilk tavır budur. Yani onlar başarısızlıkları başarısızlık olarak görmekten ziyade, birer basamak olarak düşünmeleri gerektiğini gayet iyi bilirler. Diğer bir deyişle yenilgiler, onların başarı merdivenlerinde aşılmış en yüksek basamaklardan biri demektir. Aşılması gereken yollarında bir adım daha demektir. Yenilgiler başarılı insanlar için işe yaramayacak bir yöntemi daha elemek demektir. Çünkü onlar hata yapmış olmanın kişinin başarısızlığı anlamına gelmediğini kesin ve net olarak bilirler. Bunun yerine yenilgileri avantaja dönüştürmeyi ve “evet, yapabilirim” demeyi öğrenirler. Kısacası, onlar çoğumuzun yaptığı gibi “yine yapamadım, asla başaramayacağım, ne yapsam olmuyor işte” demek yerine, “bu kez başarısız olmamak için şunu yapmalıyım ya da yapmamalıyım” gibi düşünce biçimleriyle durumu değerlendirirler. İşte bizim de yapmamız gereken şeylerden biri budur! “Bu kez de başarısız oldum” demek yerine “bundan sonra yapmayacağım bir şeyi daha öğrendim” demeyi öğrenmeli, yenilgileri lehimize çevirmeyi bilmeliyiz.
Ara Verir ve Odak Noktalarını Değiştirirler!
Başarılı insanların yenilgiye uğradıklarında yaptıkları bir diğer şey de çalışmaya devam etmek yerine ara vermeleridir. Yani onlar bizim yaptığımız gibi başarısız olduklarında çalışmaya devam etmiyorlar. Hayır hayır yanlış duymadınız. Kesinlikle çalışmaya devam etmiyorlar dedim. Peki, bunun yerine ne mi yapıyorlar? Başarılı insanlar bazı zamanlarda ara vermeleri gerektiğini kabul ediyor ve yenilenmelerini sağlayacak aktivitelere yöneliyorlar. Basit olarak demek istiyorum ki kafalarını dağıtıyorlar. Mesela; işleri dışında herhangi bir şeyle uğraşıyor, hobileri için zaman ayırıyor, seyahat ediyor, dinleniyor, yalnız kalıyor, düşünüyor, sevdikleri insanlarla vakit geçiriyorlar ya da ne bileyim işte farklı yöntemlerle odak noktalarını herhangi başka bir yöne çeviriyorlar.
Bu şekilde hem enerji topluyor hem kafalarını dağıtıyor hem de kendi kendilerini motive etmiş oluyorlar. Peki, ara verdiklerinde kaybettikleri zamanı mı merak ettiniz? Hiç etmeyin! Çünkü onlar işlerinin başına tekrar geçtiklerinde eskiye göre çok daha zinde ve enerjik oldukları için farkı kısa sürede kapatabiliyorlar. Ayrıca bu aranın sınırları aşmaması için de gereken özeni gösterdiklerini bilmelisiniz. Uzun lafın kısası; bazen odak noktanızı başka bir yöne vermek, o işe tüm dikkatinizi vermekten daha çok işe yaramaktadır. İşte bunun farkına varmalı ve yenilgiler karşısında kendiniz için küçük yenilenme molaları yaratmayı öğrenmelisiniz.
Sadece Başarılarını Değil Başarısızlıklarını da Dikkate Alırlar!
Hani biz yenilgiler karşısında kendimizi motive etmek için geçmiş başarılarımızı düşünüyoruz ya, işte onlar bu noktada da bizden ayrılıyorlar. Çünkü başarılı insanlar yenilgiler karşısında tekrar ayağa kalkabilmek için sadece geçmiş başarılarını değil, aynı zamanda geçmişteki başarısızlıklarını da düşünüyorlar. Sizin anlayacağınız, bizim motivasyon yöntemimiz aslında yanlış değil; ama yalnızca biraz eksik. Yapmamız gereken şey başarıların yanı sıra başarısızlıkları da düşünmek olmalı. Peki, neden başarısızlıklarımızı da düşünmeliyiz? Çünkü bu şekilde zor zamanların üstesinden nasıl geldiğimizi ve yıllar önce içinden çıkılmayacak kadar zor görünen durumlardan kurtulmayı nasıl başardığımızı kendimize hatırlatmış olacağız. İşte o zaman yürekten gelen bir iç sesle “evet” diyebileceğiz! “Evet, o zaman yapmıştım, şimdi yine yapacağım!”
Kendilerini Suçlamazlar!
Başarılı insanların yenilgiler karşısındaki yaklaşımlarından bir tanesi de bu! Yani onlar başarısızlığa uğradığı zaman, kendilerini suçlamıyorlar. “Vay efendim, ben nasıl böyle bir hata yaptım, yok dilimi eşek arıları soksaydı da keşke o sözü söylemeseydim, kolum kırılsaydı da o imzası atmasaydım…” gibi gereksiz düşüncelerle kendilerini daha da zor durumların içine sokmuyorlar. Tabii, bu başarısızlıklarını hiç umursamıyorlar demek de değil! Yani hatalarını görmezden gelmek gibi bir tavırları da yok! Burada bir anlaşalım! Onlar yenilgilerinin farkına varıyor, bunlardan almaları gereken dersi alıyor ve sonra tekrar önlerine bakmayı biliyorlar. Ama kesinlikle kendilerini suçlamıyorlar. Bu nedenle bizim de yapmamız gereken kendimizi affetmeyi öğrenmek olmalı! Çok büyük bir hata yapmış olsak bile kendimizi bağışlamayı öğrenmeli, dersimizi alarak yolumuza devam etmeyi bilmeliyiz.
Olumsuz Düşünceleri Nasıl Def Edeceklerini Bilirler!
Siz sanıyor musunuz ki başarılı insanların zorluklar karşısındaki güçlü tavırları onlara doğuştan bahşedilen bir yetenek? Onlar kendilerine olan inançlarını hiç kaybetmiyorlar mı? Enerjileri hiç mi düşmüyor, hiç mi “yeter artık” demek istemiyorlar? Elbette, onlar da bazen bizim gibi pes etmek istiyorlar. Beyinlerine üşüşen olumsuz düşünceler yüzünden onlar da zaman zaman kendilerini aciz hissediyorlar. Ancak bu durumun farkına vardıkları zaman hemen bir şeyler yapmak için harekete geçiyorlar. Yani öyle çoğumuz gibi “battı balık yan gider” diye düşünmüyor, bunun yerine kara düşüncelerden kurtulabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Mesela ne mi?
Mesela; onlara ilham verecek kitaplar okuyor, filmler izliyorlar. Mesela; hep görmek istedikleri bir yere gidiyor, seyahat etmenin kişinin üzerinde yarattığı olumlu etkiden faydalanıyorlar. Mesela; yeni bir hobi ediniyor, mutlu olmak için yapılabilecek şeyleri değerlendiriyor, fikirlerini önemsedikleri birilerinden yardım istiyor ve bunun gibi daha birçok şey yapıyorlar. Sonuçta onlar kafalarını işgal eden olumsuz düşünceleri nasıl def edeceklerini biliyor ve çok geç olmadan belirledikleri stratejilerle onlara karşı mücadele ediyorlar. İşte bu sayede de diğerlerine göre çok daha kolay ve güçlü bir biçimde tekrar ayağa kalkabiliyorlar.
Yaklaşımlarını Değiştirirler!
Evet, başarılı insanları diğerlerinden ayıran bir diğer önemli farkları da yenilgiler karşısında yaklaşımlarını değiştirerek yola devam etmeleridir. Yani izledikleri yöntemin onları hedefe götüreceğinden emin değillerse, tamamen farklı olan bir yola yönelmeyi tercih ederler. Çoğu kişinin yaptığı gibi her seferinde kişiyi çıkmaz sokağa sürükleyen dolambaçlı yollardan gitmek yerine, yepyeni ve aydınlık bir yoldan ilerlemeyi seçerler. Etraflarında görünür olan hiç mi yol yok? O zaman da kendi yollarını kendileri çizerler. Yani ısrarla aynı yanlış anahtarla kilidi açmak yerine, yeni bir anahtar yaratmak gerektiğini bilirler.
Tıpkı ampulü bulmadan önce yüzlerce kez deneme yapıp, yine de başarısızlığı kabul etmeyen Thomas Edison gibi. Başarısız olmadığını, sadece ampulü yakmadan önce işe yaramayan yüzlerce yol bulduğunu söyleyen başarılı mucit, bıkıp usanmadan izlediği yöntemleri değiştirmiş ve sonunda hepimizin bildiği gibi hayaline ulaşmıştır. Nitekim tarihte Edison gibi daha pek çok örnek isim olduğunu biliyoruz. Girişimi defalarca başarısızlıkla sonuçlanmış ama hiçbir zaman yenilgiyi kabul etmemiş hayran olunası kişilikler! Evet, işte bizim de yenilgiler karşısında yapmamız gereken şey tam olarak bu! Şayet her seferinde aynı olumsuz sonuçla karşılaştığınız bir yöntemimiz varsa, işte o zaman yöntemimizi değiştirerek deneme yapmaya devam etmeliyiz. O da mı işe yaramadı? Bir yenisini bulmalıyız. O da mı olmadı? Bıkıp usanmadan denemeye devam etmeliyiz. Ama asla başarısızlığı kabullenmemeliyiz.
Onlar Durmak İstese de Zamanın Hiç Durmayacağını Bilirler!
Evet, başarılı insanların nasıl pes etmeden yolarına devam ettiklerini açıklayan bir diğer yaklaşımları da bu! Onlar, bazen durmak isteseler bile zamanın hiç durmayacağını bilir ve adımlarını buna göre atarlar. Yani ah vah etmenin ya da dizlerini dövmenin veya bir süreliğine bunalıma girmenin onlara hiçbir şekilde fayda sağlamayacağının farkına varırlar. Hani yukarıda da söylemiştim ya ara verirler diye, işte bunu yaparken bile işin dozunu kaçırmamaya dikkat ederler.
Bu hayatta boşa harcayacak birkaç dakikaları bile olmayan başarılı insanların hem gözlerin önünde hem de akıllarının içinde tik tak sesini güçlü bir biçimde duyuran vazgeçilmez bir saatleri vardır. Bu nedenle, başarılı insanlar yenilgiler karşısında belki bir süre ara verirler, ama bir an önce mücadeleye geri dönmeleri gerektiğini de bilirler. Yani onlar da bizim gibi bazen zamanı durdurmak, ileri sarmak ya da geri almak istiyorlar; ama boş isteklerin kişiye hiçbir şey kazandırmayacağını bilerek içinde bulundukları ana odaklanıyorlar. Çünkü yanlarından ayırmadıkları saatin ibresi, onlar nefes almadan dursa bile ilerlemeye devam ediyor ve başarılı insanlar kesinlikle bunun farkındalar.
Tekrar Ayağa Kalkarlar Çünkü Yerde Kalmanın Güçsüzlük Olduğunun Farkındadırlar!
Evet, başarılı insanların yenilgiler karşısında takındıkları tavırlardan bir diğeri de bu! Onlar şımarık çocuklar gibi davranmanın, ağlayıp sızlanmanın hiçbir işe yaramayacağını bilirler. Ayrıca bu davranışların güçsüzlükten başka bir şey olmadığının da farkındadırlar. “Artık yapamıyorum, asla başaramayacağım, ne yaptıysam olmadı, olmayacak” ve benzeri sözleri kendilerine yakıştıramaz, durum ne kadar kötü olursa olsun her zaman bir umut kapısı olduğuna yürekten inanırlar. Yani deyim yerindeyse onların düşünceleri “çıkmadık candan ümit kesilmez” biçimindedir ve bu yaklaşımları sayesinde önünde sonunda kazanan taraf olurlar. Yani bizim yenilgiler karşısında takındığımız tavrın tam anlamıyla bir güçsüzlük göstergesi olduğunu bilirler. Uzun lafın kısası mı? O zaman şöyle söyleleyim. Onlar “yapamıyorum’ların, yapamayacağım’ların” yer almadığı kelime ve düşünce hazneleri sayesinde her seferinde tekrar ayağa kalkmanın verdiği gururu yaşayabilirler.
Evet, şu anda ne düşünüyorsunuz bilemiyorum; ama umarım yukarıdaki maddeler başarısızlığa karşı bakış açınız üzerinde olumlu bir etki yaratabilmiştir. Bundan sonraki yenilgilerinizde ne yapmanız gerektiğini, tekrar ayağa kalkmak için kendinizi nasıl motive edebileceğinizi ve inancınızı asla kaybetmemenin sizi her zaman başarıya götüreceğini yeterince gösterebilmiştir. Umuyorum ki bu yazı, takılıp sizi düşüren taşın farkına varmanızı sağlayacak ve onu yolun kenarına itip devam edebilmeniz için gerekli olan gücü size verecektir. Ne diyorsunuz, sizce düşüncelerimde ne kadar doğruyum? Yenilgilerinizi bundan sonrakiler ve bundan öncekiler olarak ayırabilecek misiniz?