Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Mayıs ayı meclis toplantısında ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Küresel ekonomilerde para politikası eğilimlerinin arttığını, bunun yanında enflasyonu kontrol etmeye çalışan politika tercihlerinin küresel resesyon kaygılarını her geçen gün artırdığını belirtti.
Merkez bankalarının artan enflasyon eğilimleri karşında fiyat istikrarının bozulmaya başladığı dönemden bu yana parasal sıkılaştırmaya devam ettiğine dikkat çekti. Küresel piyasalarda şartların her gün daha da kötüleştiğini söyleyen Özdebir, FED’in faiz artırımlarına ve bilanço küçültmeye kesin gözüyle bakıldığını söyledi.
Konuşmasında “Artan döviz ihtiyacımız karşısında dövize ulaşma maliyetimiz her geçen gün artmaya devam ediyor. İç dinamiklerimizden döviz yaratmamız zorlaşırken bu dönemde dış finansman dışında başka da çaremiz yok gibi gözüküyor.” sözlerine yer veren Özdebir, bir an önce gerekli değişimin ve dönüşümün sağlanması gerektiğini ifade etti.
Teknolojik seviyelerin değiştirilmesi, insan kaynağının artırılması ve katma değeri yüksek üretim yapılması gerektiğini sözlerine ekledi. Türkiye’nin ithal ettiği önemli girdileri yerli olarak üretmek için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti.
Dışarıdaki gelişmelerin piyasanın yönünü belirlediğini söyleyen ASO Başkanı, “Bütün dünyada korumacı tedbirler artıyor, bizim de bu korumacı tedbirlerimizi artırıp yerli sanayimizi güçlendirecek, onun güç toplamasına destek olabilecek ve ithalatımızı sınırlayabilecek tedbirleri almamız, gümrüklerimizi biraz daha sıkı tutmamız gerekir.” dedi.
Enflasyon Sorununun Önceliklendirilmesi Gerekiyor
Enflasyon, dolarizasyon, döviz kurlarında oynaklık ve yüksek cari açığın ülke ekonomisinde yapısal bir soruna dönüştüğünü, ekonomi yönetiminin yapısal sorunların çözümü noktasında yetersiz kaldığını, yapısal dönüşüme ve üretime odaklanılmasının zaruri hale geldiğini ifade etti.
Enflasyonun yarattığı belirsizliğin yatırım konusunda çekingen davranılmasına neden olduğunu, artışın üreticinin fiyat yapabilme kabiliyetini azaltmaya devam ettiğini belirtti.
Üretim yapabilmek için işletme sermayesi açığını kapatabilecek nitelikte finansman araçları geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Özdebir, dış ticaret açığına da değindi.
Dış ticaret ve cari açığın Türkiye’nin kronik bir problemi haline geldiğini belirten isim sözlerine “Bu minvalde bütün yatırımları bir kenara bırakıp, gerekirse seferberlik ilan edip ithal edilen malların yerli üretim için yatırım ve dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. Gerekirse bu yatırımlara varlık fonu aracılığı ile devlet öncülük yapabilir. Hedef olarak seçilen, cari açık vermeden ihracata dayalı bir büyüme stratejisi, içinde bulunduğumuz konjonktörde zor gözükmektedir. Bu ancak belirttiğimiz seferberlikle mümkün olabilecektir.” şeklinde devam etti.