
Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) Başkan Yardımcısı Luis de Guindos, AMB’nin Frankfurt’ta düzenlenen “Bankacılık Denetimi” adlı konferansında çarpıcı açıklamalar kaydetti. Burada Euro Bölgesi’nin sahip olduğu büyük bankaların önemli sermaye birikimine imza attığını ve bu sebeple ekonomik daralmaya karşı daha güçlü bir duruş sergileyebileceklerine değindi.
Guindos, karşı karşıya kalınan ekonomik gerilemede Euro Bölgesi’ndeki düzenleyicilerin kredi arzı daralması riski içinde olduğuna dikkat çekti. Bu noktada bölgedeki bankaların daha büyük sermaye tamponu yaratmak için tüm imkanlarını kullanmasının yararlı olacağını söyledi.
Sermaye birikimi yüksek seviyelerde olan bankaların olası ekonomik risklere karşı daha avantajlı konumda olduğunu bildiren Guindos, buna karşın Euro Bölgesi’ndeki bankaların bu konuda eksik olduğunu ve daha iyi bir sermaye tamponu yaratmaları gerektiğine işaret etti.Bölgede bulunan çoğu bankanın sermaye seviyelerinin buna müsaade ettiğini bildiğini söyleyen Guindos, serbest bırakılabilir tamponlar gibi daha yüksek sermaye payı konusunda eksik oldukları yönüyle bölge bankalarını eleştirdi. Ardından bunu elde etmek için uygun alana sahip olduklarını ekledi.
Küresel ekonomik durumun iyiye gitmediğine işaret eden AMB Başkan Yardımcısı, bununla birlikte belirsizliklere dikkat çekti. Tüm bu olumsuzlukların başta karlarda zayıflığa ve maliyetlerde artışa yol açacağını ekledi. Durumun aşırı bir rekabetle mücadele etmek zorunda kalan bankacılık sektörü için sorun teşkil ettiğini açıkladı ve bankalar üzerinde oluşacak baskıya dikkat çekti.
AMB’nin Denetim Kurulu Başkanı Andrea Enria da konferansta konuşma yapan isimler arasındaydı. Enria, Avrupa Bankacılık Birliği projesinin tamamlanmasının bölgedeki bankaları hem daha güvenli hem de daha sağlam bir yapıya kavuşturacağını öne sürdü. Bu projeyi daha ileri seviyelere taşımak için daha fazla “açıklık” görmeye ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.
Enria, hangi ülkede ve hangi bankada olursa olsun mevduat sahiplerinin önem verdikleri asıl hususun “paralarının güvenli bir şekilde korunduğundan emin olmak” olduğunu öne sürdü.Öte yandan 2008 yılında ortaya çıkan küresel ekonomik kriz, AB’de bankaların denetimi, kurtarılması ve çözümlenmesini amaçlayan bankacılık birliğini oluşturmaya yönelik bir projeye ihtiyaç duyulmasını sağladı. Çünkü meydana gelen sorunlar artık geleceğe yönelik birtakım tedbirlerin alınmasını mecburi kılmıştı.
Hal böyle olunca Euro Bölgesi’ne üye olan 19 ülke, çareyi 2013 yılında finansal sistemlerin kontrolünü AMB’ye bırakma konusunda uzlaşmakta buldu. AMB ise işlemlerini yalnızca Tek Denetim Mekanizması ve Tek Karar Mekanizması üzerinden yürütmeye çalışıyordu.
Bahsedilen bu iki mekanizmaya Euro Bölgesi üye ülkeleri doğrudan katıldı. Fakat bölge dahilinde olmayan ülkeler katılıma zorunlu tutulmadı.
Avrupa kıtasının bankacılık sektöründeki işlemlerini denetlemekle yükümlü olan Tek Denetim Mekanizması sistemi görevlerini yerine getirirken, Tek Karar Mekanizması ile bir araya geldiğinde ortak kurallar ile idari standartları uygulama çerçevesinde hareket eden AB Bankacılık Birliği’nin bel kemiklerini oluşturdu.