Çin, geçen yıl Haziran ayında, Hong Kong’da çıkan protestoları gerekçe göstererek Mayıs ayında ulusal güvenlik yasasını kabul etmişti. Söz konusu yasa; vatana ihanet, devleti yıkmak, bölmek, hükümeti devirmek, ayrımcı faaliyetlerde bulunmak ve dış müdahale gibi davranışların yasaklanmasını içeriyor.
Çin Ulusal Halk Kongresi tarafından 28 Mayıs’ta kabul edilen ulusal güvenlik yasası Salı günü yapılan oylamada 162 evet oyuyla kabul edildi.
Çin’in Hong Kong‘un özerkliğini bitiren güvenlik yasasına başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Tayvan, İngiltere, Kanada ve Avusturalya gibi birçok devletten tepki gelmişti. Birkaç ayda tamamlanması beklenen yasa, detaylı şekilde formüle edildikten sonra Hong Kong’un temel yasasına eklenecek.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin’in aldığı karar üzerine Twitter’dan önemli bir açıklamada bulundu.Today, the United States is ending exports of @StateDeptPM controlled U.S. origin defense equipment and sensitive @CommerceGov controlled dual-use technologies to Hong Kong. If Beijing now treats Hong Kong as “One Country, One System,” so must we.
— Secretary Pompeo (@SecPompeo) June 29, 2020
Pompeo, Çin’in Hong Kong’un özgürlüklerini elinden alma kararının ardından Hong Kong ile olan ilişkileri yeniden gözden geçirme kararı aldıklarını belirtti. Bundan sonrası için Hong Kong’a yapılacak ABD menşeli savunma ve çift kullanımlı teknolojiler için ihracatın durdurulacağını açıkladı.
Kendi ulusal güvenliklerini korumak için bu adımı atmak zorunda olduklarını ifade eden Pompeo, savunma gibi bazı kontrollü ürünlerin ihracatı yapılırken Hong Kong ve Çin ayrımının yapılması kısmında zorluk yaşanacağını sözlerine ekledi.
Hong Kong’un yaptığı eylemlerin Çin hükümetini hedef aldığını belirten Pompeo, onaylanan yasa gereği kendilerinin de tek ülke, tek sistem muamelesi yapmak zorunda olduklarının altını çizdi. Savunma ihracatının durdurulmasının yanında diğer konuların da gözden geçirileceğini sözlerine ekledi.
ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross ise ABD teknolojisinin Çin’in Halk Kurtuluş Ordusu’nun eline geçme riskinin arttığını söyledi. Bu durumun Hong Kong’un özel statüsünün sınırlanmasının sonuçları olduğunu ve ABD’nin en başından beri reddettiği şeyler olduğunu aktardı.
