
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda iki yıllık gösterge faiz oranı hakkında açıklamada bulundu. Bakan Albayrak 2 yıllık gösterge tahvil faizinin 2016 yılının Kasım ayından bu yana ilk defa %9,96 ile tek haneye indiğini söyledi. Piyasa koşullarının bu orandaki iyileşmeyi çok daha iyi ve kalıcı hale getireceğini sözlerine ekledi.
Albayrak, ekonomi politikasının sağladığı güvenin göstergelere yansımaya devam ettiğini vurguladı.Ekonomi politikalarımızın ortaya koyduğu güven, göstergelere yansımaya devam ediyor.
2 yıllık gösterge tahvilin faizinde %9,96 ile Kasım 2016’dan bu yana ilk kez tek haneyi yakaladık.
Piyasa beklentilerindeki bu iyileşmeyi çok daha ileri taşıyacak ve kalıcı hale getireceğiz.
— Berat Albayrak (@BeratAlbayrak) January 31, 2020
Tahvil-bono piyasasında 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi Ocak ayının başından bu yana %12 seviyesinin altında seyrediyordu. Mevcut durumda %9,96’ya gerileyerek 14 Kasım 2016 tarihinden bu yanaki en düşük seviyeyi gördü.
AA Finans Analisti Cüneyt Paksoy, 2019 yılının ekonomide dengelenme adımlarının atıldığı bir dönem olduğunu söyledi. Disiplinli bir şekilde yürütülen politikaların yarattığı pozitif havanın getirdiği olumlu gelişmelerin uzun bir aradan sonra yeniden tahvil faizinde tek haneleri gösterdiğini aktardı.
Bunu sağlayan faktörleri ise; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın art arda gittiği faiz indirimleri, enflasyonda düşüşün hızlanması, beklentilerin iyileşmenin devam edeceğini göstermesi, kur oynaklığının azalması ve ülkenin CDS risk priminin normalleşmesi olarak sıraladı.
Bu seviyenin kalıcı olabilmesi için enflasyonda hedeflenen orana gelinmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanması gerektiğini belirtti. Aksoy Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın açıklamalarını hatırlatarak, “Bundan sonraki süreçte öncelikli olarak enflasyon çıpasına bağlı olarak TCMB’nin kendi deyimiyle ince ayar sürecini hassas bir şekilde sürdürerek fiyat istikrarına ve finansal istikrara önem vermesinden geçiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sadece enflasyonla mücadelenin yeterli olmayacağını, bunun yanında yapısal reformların devam etmesi, küresel merkez bankalarının genişlemeci tarafta kalması ve risk başlıklarının baskı kurmamasının da önemli olduğunun altını çizdi.